.
.
.
Robert Meagher
TéKHNE
(Perspecta no 24.)
(Çev. Kenan Güvenç)
Mimarlık Dergisi,
Sayı:276, Ağustos 1997.
______________________________________________
14. Genç Marx’a göre
insani varlığı homofaber olarak düşünmek demek, insani varlığın temel
belirleyici eylemi olarak yapım ve yapmayı görmek demektir. ...insansal eylemin
Grekçe köklerine inilirse yapım eylemi üzerinde hükmeden mimar (sözcüğü) ile
karşılaşırız... Üretim eylemi Grekçe ‘Techné’ kelimesi ile kuşatılmıştır.
Mimar=Arkitekton ya da ‘Baş-Yapımcı’.. Bu kavrayışla birlikte mimarı resmen
vasıfsız işçiden (tekton) farklılaştırarak mimar (i edimi) ilksel ve temel
yapım eylemselliği ilkelerine (archai) yakınlaştırır...
...Tekhné bir şeyi,
olmadığı birşeyden yapmaktır. Aşk yapma ve sonuç olarak çocuk yapma, tarlayı
sürme ve ekme ve sonuç olarak tahıl üretmeyi techné olarak düşünmek doğru
değildir. Bu örneklerin herbirinde sadece kendinde amaçları olan süreçlere bu
amaçlarla az ya da çok çatışmaya düşmeden, ‘araya girmeksizin’ katılma söz
konusudur... Her koşulda, herhangi bir şans, rastlantı ya da kasıtlı eylem,
birşeyi üretebilmesine karşın, o şey sadece ‘olmadığı’ değil fakat niyetimiz
doğrultusunda ‘olmak zorunda’ olduğu şey haline gelmedikçe maddenin yeniden
işlendiği, bir kasta yönelik, bilinç olarak tanımlanabilecek gerçek bir Techné örneği
olamaz. Bir evlik kereste çıkarmak için ya da ateşe odun, ya da kitaba kağıt
(temini) için bir ağacı kestiğimiz zaman işte bu bir Techné örneğidir.
15. Bu kabul görmüş
örneklerden yola çıkarak Techné’nin temelindeki tüm prensipleri
çıkarsayabiliriz: Bilinçli, kasıtlı, maddi zora dayalı, üretimsel ile ilgili
olarak ‘madde’ ya da ‘maddi’ anlamında kullanılan yaygın eski Grekçe sözcük
“Hule”dir ki başlangıçta sadece “ahşap” anlamına geliyordu. Bu sözcükteki
derinlik doğal olarak yapay olanla doğal olan arasındaki zorunlu bağlantıyı
sağlar.. O anın ağaçlardan gelip maddeye (doğru) gitme sonuçta birinden
diğerine geçiş eylemine işaret eder. Ahşap; ağaçtan hammeddeye doğru gidişin
yarıyolunda hala doğal halini koruyan, kullanım çeşitliliğine açık, herşey için
şekillendirilebilir bir metafordur. Başında ve sonunda mimarın gördüğü şey
ahşap değildir. Önce bir ağaç daha sonra bir ev vardır.. Her iki durum için de
‘ahşap’...
...
Hegel, Marks ve
başlangıçta Heidegger emin olarak, bu düşüncelerde daha karmaşık
formülasyonları tercih edebilirler fakat hikaye içerik olarak aynı kalır. İnsan
olduğu durumu inkara doğru ve düşünce ve iradesiyle uyum içinde bir
dönüştürmede kendini gerçekleştirir.
İşte bu insan dehasının
çekirdeğidir: bir ormana bakmak ve ağaçları değil evleriyle bir köyü ya da
gemilerin gövdesini, gövdelerini görmek.
Düşünce ve gücün aynı
potada eritilmesi konusu şimdi geri döneceğimiz eski çağlar söyleminde sık sık
işlenmiştir.
16. Prometheus, adının
anlamına uygun olarak, öngörüyü, ileriye bakma kapasitesi eğilimi olandan
olandan olabilecek olanı getirir; fakat hem de ateşi, dönüştürücü gücü getirir.
(par excellence) Ateşte et besin, ağaç ve kömür yakacak, cevher çelik, su buhar
olur. Bu sırada dünya daha yaşanabilir (hayat) sürdürülebilir, ve
denetlenebilir hale gelir.
Techné kısaca güç ve
imgelemin ateş ve fikrin birbirine dönüşümünü temsil eder. ... İnsanın
çatılara, duvarlara, ateşlere, silahlara, aletlere (elindekilerine) yoluna
devam etmek ve sahipliğini sürdürmek için gereksinimi vardır. Dünyayı nasılsa
öyle görmek insan için heyecan değil keder uyandırır. Platon ve Aristo’nun
dünyayı bitmiş bir kozmos, mükemmelen düzenli ve mükemmelen memnun bulan
seçkinci düşüncelerinin tersine, Prometheus dünyayı, ilahi kayıtsızlık, insana
yönelik husumetin dışa vurumu olarak gördü. Bu dünya üzerinde göze harika hoş
gidicilikte görünmesinden evvel düşünce ve ateş tarafından zoradayalı bir
dönüştürme uğraşı olmuş olmalıydı. Prometheus’un hüküm giymesi bu yüzden de iyi
ya da kötü hiçbir suç; Prometheus’un işlediğinden daha karakteristik olarak
modern ve batılı olamazdı.
17. ...Techné deneyiminde
imgesel özgürlük temeldir ve zora dayanmanın öncelidir. Bir mimar varolan
strüktürü dönüştürüyorsa veya henüz varolmayan bir şey gibi tahayyül ediyorsa
mimarın böyle bir özgürlüğü deneyimlediği ve sahiplendiği açıktır. Aslen ve tam
olarak bahsedilen mimarın bir ‘yaratıcı’ değil bir ‘yapımcı’ olduğudur.
Mimarlık işleri daima ve sadece göreceli olarak bir ‘yaratım’dır. Bu
işler Techné’nin örnekleri olarak kalır, şeyler maddelerden inşa edilir,
hiçbirşeylikten yaratılmaz.
Gerçekte mimar için
‘yaratma’ ve ‘inşa etme’ arasındaki ayrımdan daha belirleyici bir ayrım yoktur.
Genesis (Yaratılış – Husule geliş)’deki yaratım söyleninden başka bu ayrımı
aydınlatan başkaca bir metin yoktur. ...inşa etme ve yaratma eylemi arasındaki
ayrım aynı zamanda Adem ile Tanrı arasındaki farkın tanımıdır; Tanrı yaratan,
Adem ise inşa edendir. Her iki eyleyim temel olarak söze dayalıdır. Tanrı
mükemmeliyeti içinde Ademle boşlukta konuşur ve varlıklar evrenini boşluktan
çağırtır.
...Adem boşluğun üzerinden
değil fakat yaratılmış evrenden seslenir. O şeyleri varolmaya değil,
'‘ikredilmeye'’çağırır.. O, ‘adları’ verir, ‘varoluşu’ değil..
Herşeye karşın Ademin
verdiği ‘adlar’ güçlüdür; o birşeyi adlandırıyorsa, şey ‘o’ olur..
18. Adem’in ... ‘sözü’
daima ‘ikinci’ ve yaratan değil inşa eden ‘sözdür’.. ...Günah Tanrıya
benzemenin çekirdeğinde, kaçınılmaz olarak yaratım eyleminin katastrofik
taklidindeydi.
Eski, şüphesiz, dünyayı
yeniden yaratma; günahın sıfatı, ve modern Techné’nin incelmiş arzusuydu.
...Bu insani arzunun gerçekleştirilmesi Techné’nin her iki ögesinin
‘düşünce’ ve ‘ateş’in radikalleştirilmesini zorunlu kılar. İnsani imgelem;
varlığa ve Tanrıya her iz bırakmış boyun eğişten, her serzenişten
özgürleşmelidir. ...Ateş şekilsizlik içinde bir yaratıma dönüştürülene, içindeki
en basit ögelere indirgenebilir olana dek inceltilmiş olmalıdır. Gerçekte
tanrısal boşluğun fiziksel eşdeğerini bulma ya da insan yaratıcılığını tümüyle
el altında tutan Aristo’nun ‘Öncel Maddesi’ sorunu, çağımızın bir takıntısıdır.
Atomik, atomaltı, genetik strüktürlerin, sentetik maddelerin ve dönüştürüme
uğramış yaşayabilir genlerin keşfi, ve yönlendirilmesi makul ‘yaratıcı’ iktidar
için gösterilen çabalarda oldukça sendeletici adımları temsil ederler.
... Marx, insan idealinin
varolan diğerliğin inkarı ve insan damgasının onun üzerine vurulması olduğundan
sözeder. Marx’ın erken görüşlerini anlamak için, yere dönüş esnasında uçağın
penceresinden görünen herhangi bir büyük şehir manzarasını gözönüne
getirmeliyiz. Göze çarpan herşey insana mahsustur. Şimdi büyük yapıları taşıyan
kuru zemin belki bir zamanlar su veya bataklıktı, nehir veya kanallar ise insan
çabası ve elleriyle yaratılmış olabilir. ...Şimdi, eğer geriye kalan dünyanın
vahşi, yabancı, rastgele bir şey kalmayıncaya kadar benzer şekilde biçim
değiştirdiğini tasavvur edersek, işte o zaman, çağımızın henüz uyanmadığı
rüyayı kavrayabiliriz.
...Prometheus tanrılara
meydan okudu ve kötü durumu derinleştirmek yerine azaltmak üzere insanoğluna
dönüştürme gücü verdi. Onun gayesi kozmosu insan yerleşimi olarak mahvetmek
değil geliştirmekti. ...Öyle görünüyor ki yaratıcı gücü uygunlaştırmaya
teşebbüste, modern techné, öncelikle yıkıcı gücü biriktirmekte; ...
.
.
.