.
.
.
.
Kriz Özel
Sayısı
Cogito Sayı:27, Yapı Kredi Yayınları, 2001, İstanbul
Kültür
Krizi - Edgar Morin
78
Kriz ancak, artık bir şeyin yerine konacak örnek
bulunmadığında, yani kendisinde bir karşı-örnek taşımayan ilk dalga, dada
dalgası yayılmaya başladığında gerçekten başlar. Sanatta kriz Rimbaud ve
gerçeküstücülükle başlar. Yaşamdan üstün sanat, sihirli ve büyüleyici egemen
sanat, gelişmiş kültürün cenneti, yapay ve anlamsız bir evren gibi görünür.
Yaşamın kendisi ve estetik, yadsıyıcı öncünün ve kültürün karşı-akımının
oluştuğu yerde, sanatın önüne geçer. Hayranlık, rastlantıda (gerçeküstücülük),
eskiden iğrenç görünen gündelik işlerde, kitle kültürünün yen ürünlerinde
(pop-art) aranmaya başlanır. Kuşkusuz burada da geri kazanım süreçleri işin
içine girer ve krizi, sistemi yeniden verimli hale getirmek için kullanır:
sinema yedinci sanat olur, çizgi-roman dokuzuncu sanat olur, sanat kavramı
genişler, karşı-yazının yazın olması gibi, karşı-nesne de nesne olur.
80
Gerçekten de tüm kültürel-karşı kültürel saldırılar, sanata
karşı estetik saldırı, külüte karşı törel saldırı 68 mayısında bir araya
gelmiştir.
-ideolojik, yüzeysel ve dogmacı görüntü, halkın hizmetinde
olmak isteyen partinin sanatının halkçı-jdanovculuğu içine yerleşir ve yön
değiştirir ya da militan sanatın aşırılıkçı formülleriyle kendini anlatır.
87
...bu kültür (kitle kültürü), burjuva-teknik-çağcıl sanayi
toplumunun içinde özel birey kültürüdür.
90
Klasik kültür krizi önce bilgi alanında kendini gösterir:
haberin bilmeye, bilmenin düşünceye üstünlüğü bilgiyi parçaladı; bilimler,
bilgiyi uçlarda uzmanlaştırarak yani onu uçlarda bölümlere ayırarak, bu
parçalanmaya güçlü bir biçimde katkıda bulundular. Bilim, eski
insancıl-denemeci-yazınsal bilginin yıkıntıları üstünde bir bilgi yaratmayı
bilemedi ama bir kullanılabilir bilgi birikimi yarattı. Bilimsel bilginin
ilerlemeleri varlıkbilimsel de değildi: dünya varlığını ve üzerinde gerçeklerin
dayandığı insan varlığını parçaladılar. Bilim, ilişkiler kuran göreli-görece
karakteriyle klasik kültürün bile temellerini iyice çökertti. Sonunda bilim,
nesnelliği geliştirirken gerçekte öznel (yaşadığını, hareket ettiğini ve
düşündüğünü hisseden özne insan) ve nesnel (gözlemlenen ve kullanılan dünya)
arasında sürekli bir ikiliği geliştirdi. ... Tüm kültür politikaları için temel
sorun yeni bir klasik kültür yaratma sorunudur. Bu dev sorunun karşısında,
herkesin kaçtığı ve başka şeylerden söz etmeyi yeğlediği biliniyor.
91
Techné ve arkhé arasındaki bölünme, içinde burjuva
yaşamının yeni gelişiminin yer aldığı bir tür ikilik belirtir; bu tekhné’ye ve
kentsel kararlılığa boyun eğmiş çalışma hayatı ile hem bireysel hem de ortak
gelişme ile arkhé simgesi altında yer almış dinlenme-boşzaman-tatil hayatı
arasındaki bir karşıtlıktır.
1. çalışma...
2. ev, özel sığınak...
3. hafta sonu ve yaz tatili...
Sanat
Krizi ya da Kriz Sanatı - Ernesto Sabato
95
...romanın ne olduğunu, bu soru sorulmadığında biliyoruz;
ne var ki, sorulduğu anda da onu tanımlama konusunda duraksamaya başlıyoruz.
96
Romanın eğilimi genelde, saf ve yalın belgeden, “metafizik
şiir” adı verilmesi gereken şeyi çıkarmak oldu. Yani Bilim’den Şiir’i.
97
... Ortega y Gasset için, sanatın insana özgü değerleri bir
yana bırakmasının kanıtı, sanatçı ile izleyicileri arasında var olan kopmadır.
Bunun tersi geçerli olamazmış gibi, sanatçının yerine onu izleyenler bu
değerlerden uzaklaşamazmış gibi. İnsanlığın bir şey, izleyici kitlesinin de bir
başka şey olduğu açıktır. İzleyici kitlesi, insan olmaktan çıkıp seri halinde
üretilen nesnelere dönüşmüş, standart bir eğitimin biçimlendirdiği,
fabrikalarda ve bürolarda parçalarının bir araya getirildiği, elektronik
santrallerin ürettiği haberlerle her gün hep birlikte sarsılan, günlük yazılar
ve aptallaştıran nehir-romanlar, zevksiz taş-baskılar ve sıradan figürler
üreten bir yapımevi tarafından soysuzlaştırılmış ve kişiliksiz hale getirilmiş
bir bireyler bütünüdür. Sanatçıya gelince, o, tam anlamıyla tektir, uyarlanmaya
gösterdiği dirençle, başkaldırmasıyla, çılgınlığıyla, insan varlığına özgü en
değerli özellikleri çelişkili olarak korumuş kişidir.
98
Krizde olan, sanat değil, burjuvazinin geçerliliği kalmamış
“gerçeklik” kavramıdır, dış gerçekliğe olan safça inançtır; ...
Her çağın sanatı, belli bir dünya görüşünü ve o çağın
gerçek gerçekliği kavrayış biçimini ortaya koyar; ve bu kavrayış, bu görüş o
çağa özgü bir metafiziği ve bir ethos’u temel alır.
99
Weltanschauung (Dünya görüşü)
... Dostoyevski ..., Yeraltından Notlar’ında günümüz
yazınının önüne dikilen engelleri büyük ölçüde kaldırıyordu. Bir yandan
burjuvanın kaba, nesnel gerçeğine başkaldırırken, öte yandan ben’in
derinliklerine inerek, insanın iç dünyasının akılla, mantıkla, bilimle ve
büyüleyici teknikle ilgisini olmadığını keşfediyordu.
Özel Yaşamın
Sona Erişi - Paul Virilio
101
İletişim teknolojileri artık herkesin birbirini sürekli
gözlemlemesini ve kendini ötekilerle kıyaslamasını sağlıyor. Her ekonomik ve
politik sistem de kendi hesabına tüm öteki sistemlerin özel alanına girerek
bunların rekabet ortamının dışında uzun süre kalmasına engel oluyor.
102
“tele-toplumsal yakınlık”
...”küreselleşen tek Pazar” her türlü etkinliğin
sergilenmesini, girişimlerin, şirketlerin anında rekabet ortamına girmesini
dayattığı gibi, aynı şeyi tüketicilere, dolayısıyla da bireylere dayatıyor...
“bakış pazarı”
103
“Elektronik perisi”nin büyülü vaatleri sayesinde
elektro-optik ışıklandırma, siber-uzayın sanal gerçekliğinin ortaya çıkmasını
kolaylaştıracak. Dolayısıyla “teleteknolojiler” aracılığıyla multimedyatik
iletişim ağları alanını kurmak için yeni bir bakış açısına, “görülebilir olanın
pazarı”nı yaratma için zorunlu bir panoptik görüşün ortaya çıkmasını
kolaylaştıracak küresel bir bakış açısına sahip olmak çok gerekli.
Gerçekten de küreselleşme, herkesin kendini sürekli
gözlemlemesini ve ötekilerle kıyaslamasını zorunlu kılıyor.
... Bundan böyle yeni tür panoptik bir denetimin devreye
sokulmasıyla, her şeyi bilen ya da çok fazla şey bilen, o andaki rakiplerinden
hiç çekinmeyecek.
104
Oysa bugün, tek dünya pazarını ele geçirmek için yürütülen
küresel rekabette kıyaslama, aşırı görüntülemeyi, insanları görüntüye boğmayı
gerektiren küresel bir olay haline geldi; ...
İnternet
Krizi ya da Zihinlere Egemen Olmak - Lucien Sfez
113
Toplumsal devrim matbaanın icadıyla başladı, sonra,
günümüzdeyse sayısal tekniğin ortaya çıkmasıyla bir başka devrim yaşanmakta.
Sözlü uygarlığı uzun süre önce bıraktık, günümüzde de
kağıda basılı yazıyı bırakmaktayız. Kısacası, yazıyı bırakmaktayız.
yazılı/sözlü karşıtlığı
özel/kamusal karşıtlığı
114
İnternet aynı zamanda çokluk ile evrensellik arasında bir
aracı.
...çokluk evrensellik değil, x sayıda bireyin (ya da
birimin) birbirine eklenmesidir – bu birimler nesne, soyutlama ya da insan
olabilir. Çokluk, bütünlük değil, büyük sayı demektir.
115
Elle dokunulamayan, varlığını yalnızca harekete geçtiğinde
belli eden bir töz. Çokluğun sanal olarak evrensele dönüşmesi, yazılının sanal
olarak sözlü oluşu, özel olanın sanal olarak kamusal oluşu (...ve bunların
tersinin de geçerli oluşu) gibi.
118
Amerika sonuçta ekonomisinden çok, düşüncesiyle egemenlik
kuruyor. Ekonomik egemenlik, kavramsal egemenlik olmaksızın gerçekleşemez.
Buysa, söz konusu teknolojilerin politik teknolojiler olduğunun en önemli
kanıtıdır.
.
.
.
.