.
.
.
.
.
Transestetik
Jean
Baudrillard
(Çev. Osman
Akınhay), Edebiyat Eleştiri Dergisi, Sayı 6/7, Yaz, 1994, s.18-21
18
Sanat'tan
dem vurmanın cazibesi her geçen gün artmaktadır. Ne var ki, serüven olarak
Sanat'ın, yanılsama yaratma gücüyle, gerçekliği yadsıma yeteneğiyle, şeylerin
daha üst düzeydeki kurallara uygun olarak konumlandığı gerçeklikle taban tabana
zıt bir "başka sahne" kurma yeteneğiyle, varlıkların -bir tuvaldeki
çizgiler ve renkler gibi- anlamlarını kaybetmeye, kendi varlık nedenlerinin ötesinde genişlemeye ve ivedi bir ayartma
sürecinde ideal formlarını yeni baştan keşfetmeye yatkın oldukları aşkın bir
figüre göre konumlandığı bir "başka sahne" kurma yeteneğiyle Sanat'ın
ruhu, işte bu anlamıyla Sanat ölmüştür. … Günümüzün estetik alanında kendini
kabul ettirecek bir Tanrı'ya yer yoktur artık.
19
Bu
alandaki hiçbir şey başka bir şeyle çelişkili değildir. … Sadece bu eğilimlerin
hiçbirinin kendilerine özgü bir ruhları bulunmaması nedeniyledir ki hepsi aynı
kültürel mekânı paylaşabilirler; sadece bizde derin bir kayıtsızlıktan başka
bir etki uyandıramayacak kadar güçsüz oldukları içindir ki biz onların hepsini
aynı zamanda kabullenebiliriz.
Bizim
toplumumuz, biçim, çizgi, renk ve estetik nosyonlardaki serbestliğiyle (bütün
kültürleri, bütün üslupları harman edercesine karıştırabilmesiyle) genel bir
estetikleşmenin yolunu açmıştır… bütün temsil ve anti-temsil modelleri ise
gözden düşmüştür. Sanat bir zamanlar özünde bir ütopya (yani, son kertede
gerçekliğe dönüştürülemeyecek bir şey) olduğu halde, bugün bu ütopya
gerçekleşmiş durumdadır: Medya, bilgisayar bilimi ve video teknolojisi
sayesinde şimdi herkes potansiyel bir yaratıcıdır.
20
[her
şeyin metanın yazgısına bağlanması] Bu büyük girişim şimdi bütün dünyanın
estetize edilmesine dönüşecek; dünyanın kozmopolit bir görünüm kazanması,
imgelere dönüşmesi ve semiyolojik bir düzene kavuşması biçimini alacaktır. …
Sistem, metanın artı-değerinden çok, göstergenin estetik artı-değerinden
yanadır. [Aşağıda, bu nedenden dolayı
sanata estetik bir boyutta değil, antropolojik bir boyutta yaklaşmamız
gerektiğini ifade edecek…]
Biçimde
baş döndürücü bir eklektizm, hazda baş döndürücü bir eklektizm -barokun gündemi
zaten buydu. Ancak barokun gözünde eseri ortaya çıkarma kargaşasının somut bir
boyutu vardır. [bizde ise en güncel imajlar tam anlamıyla görülecek hiçbir
şeyin olmadığı görüntülerdir; hepsi de arkasında yok olan bir şeyin bulunduğu
duygusunu taşırlar.]
Bizim
imajlarımız ikonlara benzer: Bizim imajlarımız, bir yandan kendi varlığını
sorgulamaya olanak tanırken, öbür yandan da sanata inanmayı sürdürmemizi
sağlarlar. Blki bu yüzden günümüz sanatını bir ritüeller bütünü olarak
düşünmemiz, … sanata, estetik yargıları hiçbir şekilde hesaba katmadan,
yalnızca antropolojik bir açıdan yaklaşmamız gerekmektedir. Buradan varılacak
sonuç, ilkel toplumların kültürel aşamasına geri dönmüş olduğumuzdur
(Spekülatif sanat piyasası fetişizmi, sanatın aşkınlığı ritüeliyle ortak
özelliklere sahiptir).
21
[kötüden
daha kötü à
kitch], [gerçeklikten kurtulunca, "gerçekten daha gerçek"e,
"hipergerçeğe" ulaşırız], [trans-estetik simülasyon dünyası]
.
.
.
.