.
.
.
Sanatın Sonundan Sonra
Arthur
C. Danto
Çağdaş
Sanat ve Tarihin Sınır Çizgisi
Çev. Zeynep Demirsu
Ayrıntı Yay. Mayıs 2010 İstanbul
Çev. Zeynep Demirsu
Ayrıntı Yay. Mayıs 2010 İstanbul
19
(David
Reed’n sunak panosu) Ressamların tablolarını heykel, video, film enstalasyonu
ve benzerleri gibi tümüyle farklı tekniklere ait donanımlar aracılığıla
konumlamaktan artık çekinmediği bir pratik bu. Reed gibi ressamların bunu
yapmaya ne derece hevesli olduğu, çağdaş ressamların, tanımlayıcı gündem olarak
tekniğin saflığı üzerinde ısrar eden modernizmin estetik Ortodoksluğundan ne
kadar uzaklaştığının kanıtıdır. Reed’in modernist zorunluluklara aldırmayışı,
ileriki bölümlerden birinde “saf olanın sona erişi” biçiminde sözünü ettiğim
durumun altını çiziyor.
20
…
önce geleneksel sanatı, ardından da modernist sanatı tanımlayan görkemli büyük
anlatıların sona ermesiyle kalınmayıp çağdaş sanatın da artık büyük anlatılarla
temsil edilmeye hiçbir şekilde izin vermediğini duyurmanın…
...
derin bir çoğulculuk ve topyekûn bir hoşgörü anı.
21
Geleceğin
sanatını tasavvur etmenin olanaksızlığı, bizi kendi dönemlerimize hapseden
sınırlardan biridir. … Yazdığım bu metin, bir yandan da modernizmin sonunu ele
alıyor; modernizmin, sanata dair geleneksel estetik duruşlara gösterdiği
hürmetsizliğe nihayet alışmış duyarlılıkları yatıştırmayı ve tarih sonrası
gerçeklikten zevk almanın ne anlama geldiğine dair bir şeyler göstermeyi
amaçlıyor. Olayların tarihsel açıdan hangi istikamette ilerlediğini bilmekte
belirli bir rahatlık vardır. Önceki dönemlerin sanatını yüceltmek, o sanat
hakikaten ne kadar yüce olursa olsun, sanatın felsefi doğasına dair bir
yanılsamaya niyet etmektir. Çağdaş sanatın dünyası, felsefi aydınlanma için
ödediğimiz bedeldir ama bu da hiç kuşkusuz, felsefeye yapılan pek çok katkıdan
biridir. Felsefe, bu katkıdan ötürü sanata borçludur. (Önsöz, 1996)
24
…
görsel sanatların üretim koşullarında son derece önemli bir tarihsel kayma
yaşanmış olduğu yolunda güçlü bir duygu…
[Roma
İmparatorluğu
MÖ
1. yy. - 1453
Batı
Roma İmparatorluğu 476 da yıkılıyor…
Doğu
Roma İmparatorluğu 395 - 1453]
Belting;
Roma İmparatorluğu’nun geç dönemleri ile M.S. yaklaşık 1400 arasındaki zaman
dilimini ele alıp Hıristiyan Batı’daki dinsel imgelerin tarihsel kökeninin
araştırdığı kitabı… “Sanat Çağından Önce İmge”. Belting’e göre mesele, söz
konusu imgelerin genel anlamda sanat olmaması değildi; ama sanat oluşları da
üretim süreçlerine yansımıyordu. Zira, genel bilinçte henüz sanat diye bir
kavram tam anlamıyla oluşmamıştı ve bu tür imgelerin, aslında ikonaların, insan
hayatındaki rolü, sanat kavramının nihayet ortaya çıkıp da estetik kaygılar
gibi bir şeyin sanat eserleriyle kurduğumuz ilişkiye hükmetmeye başlamasının
ardından sanat yapıtlarının üstlendiği rolden oldukça farklıydı. Bir sanatçı,
yani yüzeylere işaretler koyan biri tarafından üretilmiş olmak gibi temel bir
anlamda bile, bu imgelerin sanat eseri olduğu düşünülmüyor, tıpkı Veronica’nın
peçesindeki İsa imgesi gibi mucizevi bir kaynaktan gelmiş oldukları
varsayılıyordu. (Dipnot 2. İsa imgeleri ve Aziz Stephen imgesi…
“resmedilmemiş”, “elle yapılmamış” (non manufactum olan a cheiropoieton), … bu
imgeler tıpkı parmak izleri gibi fiziksel birer izdi ve bundan ötürü kutsal
emanet statüsündeydi.)
[sanatın
ölümü - metafiziğin ölümü (teknolojik açıdan gelişkin toplumlar)
bir
anlatının sonu…
1400
- sanat çağı - 1980
modern
sanat - 1970 - çağdaş sanat
artık
büyük bir anlatıya ait olmama duygusu
geçmişin
sanatına karşı bir dava gütmüyor
geçmişi
kendisinden kopularak özgürleşilmesi gereken bir şey olarak görmüyor.]
40
Sanat,
her ne olursa olsun öncelikle bakılmayı gerektiren bir şey değil artık. Dik dik
bakılmayı belki ama öncelikle bakılmayı değil.
... feragat etmek zorundadır.
103
... feragat etmek zorundadır.
103
Yine
televizyon örneğinde olduğu gibi, buradaki arzu, giderek daha yüksek
çözünürlüğe erişmek olacak ve artık estetik geleneğin konusu olmaktansa optik
mekaniğin konusu olarak algılanan ızgara da görsel bilinçten tam anlamıyla
silinecektir.
115
115
Estetik,
1960'lardan sonraki sanatı, başka bir yerde "sanatın sonundan sonraki
sanat" tabir ettiğim durumu ele almakta gitgide daha yetersiz görünüyordu...
142-143
[Estetik
ve beğeni]
144
Modern
sanat, beğeni ile tanımlanır ve esasen zevk sahibi kişiler, özellikle de
eleştirmenler için yaratılır. Oysa Afrika sanatı tehditkâr dünyanın karanlık
güçleri üzerindeki kuvveti için yaratılıyordu. … Modernizmin sonu, beğeni
zorbalığının sonu anlamına geliyordu ve tam da Greenberg’ün sürrealizmde bunca
kabul edilemez bulduğu unsura, onun biçim karşıtı, estetik karşıtı yanına yer
açtı. Duchamp söz konusu olduğunda estetik sizi çok uzaklara taşımayacaktır; ne
de Duchamp’ın gerektirdiği eleştiri türü Hume’un bir tablet dolusu emrine itaat
edilmesini gerektirecektir.
Greenberg,
bunu bir noktaya dek mükemmelen kavrıyordu. 1969’da avangard üzerine bir
makalesinde şöyle yazmıştı: “Sanat olmaya yeltenen şeyler beğeni üzerinden
deneyleninceye dek sanat olarak bir işlev gerçekleştirmez, varolmaz.” Fakat çok
sayıda sanatçının da “Marcel Duchamp’ın elli küsur yıl önce hareket ederken
beslediği ve o zamandan bu yana düzenli aralıklarla yenilenen umutla; beğeninin
görüş sahasının dışına çıkmak ama bu sırada sanat bağlamının da içinde kalmayı
sürdürmek suretiyle çıkmak birtakım numaraların özgün bir varoluş ve değere ereceği yönünde bir umutla” iş
ürettiklerini hissediyor, “Şu ana dek, bunun boş bir umut olduğu ortaya
çıkmıştır” diyordu (Greenberg, “Avantgarde Attitudes: New Art in Sixties”).
Çıkmıştır elbette; Greenberg beğeni üzerinden deneylenmediği sürece hiçbir
şeyin sanat olarak varolmayacağı konusunda haklıysa tabii. Bu durumda proje
tutarsızlaşırdı, tıpkı sanatın görüş sahasından çıkmak suretiyle sanat yapmaya
soyunmak gibi. Oysa Duchamp’ın işlerinin, beğeni kaygısının yokluğunda ya da
askıya alınması durumunda başarıya ulaşan bir sanatı içeren ontolojik başarısı,
estetiğin aslında sanatın özsel ya da tanımlayıcı niteliklerinden biri
olmadığını göstermektedir. … (Platon’a göre sanat bir iktidar aracıydı).
Duchamp sanat ve gerçeklik sorusunu sorarak sanatı felsefi anlamda
ayrıcalıklarından mahrum bırakan başlangıcıyla yeniden buluşturdu.
145
145
Oysa
Duchamp'ın işlerinin, beğeni kaygısının yokluğunda ya da askıya alınması
durumunda başarıya ulaşan bir sanatı içeren ontolojik başarısı, estetiğin
aslında sanatın özsel ya da tanımlayıcı niteliklerinden biri olmadığını
göstermektedir.
161
161
Sanatın
sonundan sonraki sanatçıların bir özelliği, bana kalırsa, asla yaratıcılığın
tek bir kulvarına bağlı kalmayışlarıdır...
165
165
...
sanatçıların sanatın sonundan sonra ne yapması gerekiyordu, bunu da söylemek
güçtür ama sanatın da insanlığın doğrudan hizmetine yazılacağı, en azından bir
olasılıktı.
Analitik felsefe, kendisini Platon'dan Heidegger'e felsefenin bütününe karşı konumlandırmıştı. Pop da kendisini yaşamın yanında ve sanatın bütününe karşı konumlandırdı.
İnsanlar, ertelemek ya da feda etmek istemiyorlardı; Amerika'daki siyah hareketinin ve kadın hareketinin bunca aciliyet taşımasının ve Sovyetler Birliği'nde insanın uzak bir ütopyanın kahramanlarını kutlamayı bırakmak zorunda olmasının nedeni buydu. Hiç kimse ödül için Cennet'e gitmeyi beklemek ya da gelecekteki bir sosyalist ütopyanın sınıfsız toplumunun üyelerini düşünerek keyiflenmek istemiyordu. :(
170
Analitik felsefe, kendisini Platon'dan Heidegger'e felsefenin bütününe karşı konumlandırmıştı. Pop da kendisini yaşamın yanında ve sanatın bütününe karşı konumlandırdı.
İnsanlar, ertelemek ya da feda etmek istemiyorlardı; Amerika'daki siyah hareketinin ve kadın hareketinin bunca aciliyet taşımasının ve Sovyetler Birliği'nde insanın uzak bir ütopyanın kahramanlarını kutlamayı bırakmak zorunda olmasının nedeni buydu. Hiç kimse ödül için Cennet'e gitmeyi beklemek ya da gelecekteki bir sosyalist ütopyanın sınıfsız toplumunun üyelerini düşünerek keyiflenmek istemiyordu. :(
170
Tarih
sonrası evrede, sanat üretiminin seçebileceği sayısız istikamet vardır;
hiçbiri, en azından tarihsel anlamda, diğerlerinden daha ayrıcalıklı değildir.
Bu kısmen şu anlama geliyordu: Resim, artık tarihsel gelişimin başlıca vasıtası
olmadığı için, enstalasyon, performans, video, bilgisayar ve çeşitli karışık
teknik biçimlerinin yanı sıra, toprak çalışmaları, beden sanatı, benim
tabirimle "nesne sanatı" ve önceden haksız yere zanaat damgası yemiş
birçok sanat türünün açık ayrıklığındaki araçlardan yalnızca bir tanesiydi.
190
190
Buradan
şu iddiayı çıkarıyorum: Resim sanatı salt kendi iyiliği için geliştirilmiş ama
artık durum değişmiştir. Dahası, "pecuniae" (para, zenginlik)
peşinden koşmak tekniğin gelişimini boğmuş, sanatçılar da herhangi bir değer
içeren resimlerin "nasıl yapılacağını unutmuştu" ...
209
209
Bu
sanatçıların yapıtlarının heykel ile tek ortak noktası gerçek bir üçüncü
boyuttu; bu, konuyla pek az alaka içeriyor görünebilir, tıpkı dansın üç boyutlu
oluşunun inkâr edilemez ama bir yandan da konuyla ilgisiz olması gibi.
210
210
Resimde
geçerli olan iyilik ölçütü otomatik olarak iyi sanat ölçütü değildi artık.
224
224
Artık,
çağdaş sanatı belki de 1400'den bu yana üretilen sanattan ayıran bir özellik
var: Çağdaş sanatın birincil hırsları estetik değildir. Öncelikli ilişkilenme
biçimi izleyici olarak izleyicilere doğru değil, sanatın seslendiği kişilerin diğer
yönlerine doğrudur. Dolayısıyla, bu türden tüm sanatların öncelikli alanı ne
müzenin kendisi ne öncelikle estetik bir nesne olup izleyicilere de öncelikle
izleyici olarak seslenen sanat yapıtlarınca işgal edilmek üzere müze biçiminde
kurulmuş kamusal alanlardır elbette.
226
226
Bu
sanata serbesti tanıyan kuramlar, en radikal ifadesini salt herşeyin sanat
yapıtı olabileceğine inanmakla kalmayıp, daha da radikal bir biçimde, herkesin
sanatçı olduğuna da inanan (Bu herhangi birinin sanatçı olabileceği
düşüncesinden farklıdır elbette) Joseph Beuys'da bulacaktır. Bu iki tez
birbiriyle bağlantılıdır. Sanat, dar bir şekilde, sözgelimi resim ya da heykel
çerçevesinde anlaşılırsa, ikinci tez herkesin ressam ya da heykeltıraş
olduğudur ki bu da görünürde herkesin müzisyen ya da matematikçi olduğu tezi
kadar yanlıştır. Hiç kuşkusuz herkes bir noktaya dek çizim ya da modelleme
öğrenebilir ama genellikle resim ve heykelin sanat olarak başladığı noktanın
epey gerisinde kalacaktır. Gördüğüm kadarıyla, Beuys'un serbestisinde bu tür
haksız derecelendirmeler yok. Bir yapıt sanatsa sanattır, değilse değil.
235
235
"Marcel
Duchamp hakkında korkunç sayıda kitap var ki ben okumuyorum: tabii bir de bir
sergiye bir pisuar gönderişi ve herkesin de 'sanatı yeniden tanımladı' deyişi
hakkında... ne önemsiz bir bilgi!" E.H.Gombrich
241
241
Kısaca,
belirli bir dönemde ulusal ve dinsel sınırların ötesine geçen ortak bir görsel
dil vardır ve sanatçı olmak da bu vizyona katılım göstermektir.
257
Yüzde
44 mavi renk ile su ve ağaçlardan müteşekkil manzara, sanki modernizm asla
yaşanmamış gibi, sanatı düşünen herkesin ilk aklına gelen, a priori evrensel estetik
olgu besbelli.
261
Rembrandt gibi resim yapmayı öğrenen ressam, tümüyle farklı bir döneme ait olan yetilerine dünyada yer olmadığını keşfetmiştir.
261
Rembrandt gibi resim yapmayı öğrenen ressam, tümüyle farklı bir döneme ait olan yetilerine dünyada yer olmadığını keşfetmiştir.
.
.
.
.