.
.
.
.
Çağdaş Sanat (1992)
Anne Cauquelin (Çev. Özlem
Avcı) Dost Yayınevi, Ankara: 2005
7
Halk, çağdaş sanat
karşısında şaşırmış gibidir.
9
(Modern sanata karşı)
çağdaş sanat, kendi kendine ortaya çıkma, kalıcı olma ve kabul görme durumuna
ulaşamıyor.
12
sanatın, yirmi yıl
öncesinin kriterleriyle değerlendirilmesi, bu dönemin sanatını hiçbir şekilde
anlaşılır kılmaz.
14
eski bir ilerleme kavramı
18
Greenberg’e göre
modernizm, modern sanat incelemelerinin radikalleşmesidir ve dışa bağlı
referansları ardında bırakarak sanata tam bir özerklik vermeye çalışan
(nitelikler taşır)
… modernite …, sanatın
kendi kendini referans göstermesinin ve özerkleşme hareketinin tam
ortasındadır.
20
… “modernite”yi “moda”da
birleştirmeye karar kılan Baudelaire…
Modaya geçici
zamansallığın, olaysallığın özel bir değerini vererek –“geçici olandan
sonsuzluğu elde etmek…
(Modernite) “Yeniyi bulmak
için bilinmeyene dalmaktır.” Bundan böyle, “yeni” ya da “modernite” estetik
dizgenin bir sözcüğü olacaktır.
(Modern’in kavramsal
içerikleri:) yenilik üslubu, akademik sanatın reddi, sanatın ikiyüzli, aynı
zamanda “değişken” (geçici) ve “maddi” (sonsuzluk) durumu.
22
malların piyasaya
sürülmesi ve piyasada dolaşması gerekir: ki bu akış kuramı, burada ekonomide
dile getirilen aynı kuramdır: para sürekli dolaşım halindedir.
23
klasik endüstriyel
sistemden tüketim sistemine geçiş
25
Sonuçta, büyük ekonomik
yoğuşmanın artması, satış noktalarının ve aracıların çeşitlenmesi, alıcıların
parçalanması ve buna paralel olarak, daha büyük bir tüketime giriş, toplumsal
bir başarının göstergesi olarak maddi ürünlerle olduğu kadar sembolik ürünlerle
de ilgilidir; …
26
1860’lara doğru modern
sanatın başlangıcında uzlaşmaya varılmışsa, bu bir tesadüf değildir. 19.
yüzyılın sonunda, … Akademi’nin üstünlüğünü yitirdiği görülür.
Burjuva sınıfının
zenginleşmesi, potansiyel sanat alıcılarını buna yönelmeye zorluyordu.
Sonuçta, 1848 Salonu’nun
“serbest” sergilere de açıldığı açıklandı ve 1847 yılında 2536 resmin
sergilendiği Salon’da, bu serbestlikle birlikte 5180 resim sergilendi: …
1850 yılından sonra bir
yılda üretilen resim sayısı 200.000 civarındaydı. Bu dikkate değer bir
artıştır.
28
Modern sanatın akademik
sanat karşısında sürdürmek istediği “özgürleşme”, üretim ve tüketim sisteminin
bir belirtisi olan ekonomik liberalizmle epeyce yakınlaşıyordu.
“Sergiler, resmi
mekanlardan uzaktı: … (1867, 1874, 1876, 1877)
29
Devlet, siparişleri kendi
içinde eritemediğinde, başka bir topluluk onun yerini almalıdır. Ama bunun için
bilgi sahibi olması ve bir akımın reddedilen ya da akademik sistemin dışladığı
ressamların büyüyen payından yana bir düşünceyle ortaya çıkması gerekmektedir.
(: eleştirmen)
35
Sanat geleceği ifade
etmeli ve yeni bir toplumun temellerini atmalıydı. Bu geleceğe bakış, Fransız
eleştirmenlerce kabul edilmediğinde, onlara şöyle deniyordu: “Modernite burjuva
muhafazakarlığından ‘daha önce’ olmuştur ve hep öyle olacaktır.”
41
Çeşitli galerilerdeki
bölünmeler, dağınıklık, bildirilerin yapılmaması, sayıyı arttırmak yerine
halkın cesaretini kırıyordu. Avangardlarla hiç ilgilenmiyor ve kuşkusuz,
İzlenimciler tarafından yeniden sunulan modern sanat değerlerine
yoğunlaşıyorlardı. Burada, bazı sanat sosyologlarına göre “olmayan bir halk”mı
söz konusuydu?
42
Modern Sanat
akademik sistemden kopuş
sanatçının, üretici olarak
yalnızlığı
eleştirmenler,
spekülatörler, koleksiyoncular
44
her türlü medya araçları
arasında varlığını sürdüren modern sanat imajı, çağdaş sanatın değerini
yitirmesine yol açar: değer kriterlerinin varlığını sürdürdüğü, modernitenin
çevrelendiği ve tümüyle “avangard” kavramı içinde kaldığı veya sanatın
eleştirici bir işlev üstlenir gibi göründüğü yerde, şimdiki zamanı geçmişin
aynasından görerek yargılarız.
46
tüketimden iletişime
geçildi
sanat dünyası da “yeni
iletişim biçimleri”nin kimi etkilerine maruz kaldı; …
47
Gittikçe çoğalan ve
karmaşıklaşan bu araçlar, uluslararası rekabete yol açıyor ve toplumsal bir
zorunluluk olarak görülüyor: bu, aynı zamanda, gelişen bir toplumun bildiği
teknolojik düzeyi ve parçalanma yolunda toplumsal grupların bütünlüğünü
sağlamakla görevlidir. Böylece teknoloji iki temel ilkenin sorumluluğunu
üstlenir: ilerleme ve kimlik.
54
kültürel kurumların ve
galerilerin uluslararası ağından bahsedilebilir.
55
Faks, telefon, bilgisayar
olanakları, önemli satıcılar-galericiler, aracılar, uluslararası kurum
yöneticileri, tüm bunlar “profesyonel” olarak adlandırılır. Bunlar bilgiyi ilk
elde eden ve taşıyanlardır: fiyatın belirleyicisi, dolayısıyla estetik değerin
belirleyicisidirler. Bir iletişim ağında bilginin yayılması, aynı zamanda
bilginin üretilmesi demektir.
56
iletişimsel ağa ilişkin
nitelikler
1. yayılma hızı
2. işaretin ortaya çıkması
İşaret, ait olduğu şeyin
önünden gider.
Eğer söz konusu galeri bu
ağın bir parçasıysa, ortaya çıkaracağı ürün güçlü olacaktır. Daha yakından
bakmaya gerek bile yoktur.
57
Eserlerin komutası, sık
sık çeşitli biçim ve boyutlardaki çağdaş sanatın bölgesel sermayeleri (FRAC),
çağdaş sanatın bölümleri ya da müzeler gibi kurumlardan gelir.
62
Bir sanatçı
uluslararasıdır ya da değildir, ağdadır ya da değildir. In ya da out.
Aynı anda her yerdelik
(ağa bir kez giriş yapan aynı sanatçılar, her yerde yeniden bulunur ve
hareketli bir dönüşümün nesnesi haline gelir) bir tür şaşkınlık ya da … bir
doygunluk üretir.
63
Ağa henüz giren ya da
önceden girmiş olan sanatçı, eğer orada kalmak istiyorsa, kuralları kabul
etmeye zorlanır. Yani sürekli olarak akışkan bir ağda sürdürülen sürekli bir
adlandırma hareketinde kaybolma riski altında bireyselleşmek ve yenilenmek.
64
çağdaş sanat sistemi
içinde bir bilgiyi (burada bir eseri) ağa yerleştiren üretici fabrika, onu
kendi kendine alır ve ürettikten sonra da, onu tüketir.
67
çağdaş sanatın gerçekliği
eserin nitelikleri dışında, iletişim akışında yol açtığı imajda oluşur.
73
sanat alanı ile estetik
alanın farkı..
75
Duchamp için sanat, bir
içerik sorunu (biçimler, renkler, görüşler, gerçeklik yorumları, biçim ya da
dayanak) değil, içeren sorunudur. Böylece, McLuhan’ın 50’lerde, çok geç olarak
söylediği “araça mesajdır” sözü, medya araçları arasında iletişimin birliğini
yerleştirmek için mesaj (amaçsal içerik) ve yayılma aracı (etkisiz ve tarafsız)
arasındaki klasik ayrımı ortadan kaldırır.
76
1913 yılında Duchamp ilk ready
madeini, (Roue de bicyclette), daha sonra 1917 yılında ise New York
Bağımsızları’na Fountaine’i sergiler.
77
“kutu” kavramı, Duchamp’ın
içerene yüklediği işlevi en iyi şekilde açıklar.
80
Duchamp’ın ünlü önermesi
şudur: “Bu resmi ortaya koyan izleyicidir” … bu öneri, bakışın anlamsız bir
metafiziğine, algılanan öznenin bir idealizmine başvurmaz, fakat isbernetikte
çok iyi bilinen bir kurala uyar ve iletişim kurallarını yeniden ele alır:
gözlemci, gözlemlediği sistemin bir parçasıdır; gözleyerek gözlemin koşullarını
ortaya koyar ve izlenen nesneyi dönüştürür. Görülüyor ki, potansiyel olarak var
olan tüketiciden sanatçının ayırt edilmesi olanaklı değildir, …
83
(ready-made’ler) Söz
dizimi kusursuz, anlam önemsizdir.
84
(sanat alanı – iletişim
çağı)
-İşaretin göndericisi ve
alıcısıyla birlikte niyetlenen mesajın geçişi, onu harekete geçirmeye elverişli
ağda ve ağ tarafından üretiliyordur (ismini gizli tutma, sahte imza, nesnenin
önemsizliği, gözlerdeki heyecanın kaybolması).
-Buna paralel olarak,
kararlı ve özgür bir özne olarak, eser sahibinin kaybolması.
-Dilin önemi, bir düşünce
anlatımı olarak değil, kendi kendine düşüncenin radikal temeli olarak artar.
Sanatın kendi içinde kendini düşünmesi gibi, dil de kendini düşünür.
-Avangardların ve
sosyo-politik mesajın kaybolması.
-Bir işaretin yayılmasının
minimal şartlarının araştırılması: imza sanatın güvencesi ve sanatsal değerin
katsayısıdır; eser parasal bir türe aittir.
87
… “sanatçı-olmaya”
sanatçılar, geniş bir biçimde bu ironik suç ortaklığından faydalanırlar.
88
Bir yandan, piyasa
sistemine yerleşir, diğer yandan bu sistemi açıkça göstererek eleştirir …
90
Duchamp gibi, Warhol da
estetiği terk eder. Tasarımı bırakır, el becerisinden ve yetenekten vazgeçer ve
kendisini sanata adar. Burada alan yetenek, güzel ve özgün sorunlarından
ayrılır.
91
… aşırı bezeme ve
doygunlukla ağ, kendi üzerine kapanan bir büklemle paradoks, öz-bildirgeyle
adcılık, ağ üzerinde göndereni ve alıcısı olmayan işaretlerin dolayımı, ve
nihayet iletişim sisteminin uluslararasılaşmasıyla totalitarizm.
92
İletişim ağının ikinci
kuralı yineleme ya da totolojidir. Geleneksel estetiğin gerekirliklerinden biri
olarak biricik ve özgün olan eserin tersine, aynı iletiyi mümkün olduğu kadar
süratle ve mümkün olduğu kadar çok kere çoğaltmaktır söz konusu olan. Reklam,
ona bunun yolunu gösterir.
imgeyi yapmak değil,
seçmek…
93
hiçbir surette sansasyonel
olmayan herhangi bir nesne seçilir. Herkes tanımaktadır onu. O kamusal alandır.
94
Çelişki, ağın
ilkelerinden, kurallarından biridir. Mesajın yaratıcısı ve kendisi arasındaki
bir geri bildirimle ilişkilidir.
95
Çelişki … aynı zamanda,
bir yıldız imgesinin üreticisi olduğu, iletişim kanallarında hareket ettirmeye
çalıştığı şeydir.
97
Ticaretin ve ticari
sanatın reddi, estetiğin terk edilmesiyle kayboldu. Ticari olana karşı
görünümüyle avangardlar, yerlerini tamamen kendi üstünlükleri için işin içine
girmeye, ünlü ve zengin olmaya kararlı sanatçılara bıraktı.
98
Bir tanım: sanat
ticarettir.
“Bu düşünülen nesnenin
değeri değil, olmasını istediğiniz değerdir.”
104
Evrensel ağlar (her yerde
görünmek ve tüm olayların içinde olmak) medyatik ağlar kadar önemlidir. bunlar
ticari ağlardır.
105
çağdaş olarak
adlandırdığımız sanatın ve modern sanatın değerleri, açıkça bir çatışma
olmaksızın, birbirlerine yaklaşmaktadır. Ve her zaman dönüşüm içinde çok çabuk
etki altında kalan, değişken, karmaşık düzenler oluşturarak, kendi formüllerini
değiştirirler. “Elle” çalışan ve estetik kritelere güvenen kişi, bu sırada da
kırıcıların “konularının” farkına varır ve Warhol biçiminde iletişim ağlarına
yerleşir. “Duchampçı” bir çalışmaya fazlasıyla hazır olan diğeri, halk arasında
eseritle iletişim kurma şeklinde geleneksel kalır.
Tersine … saqnatçı
imajının yüceltilmesi söylemini geliştirirler.
106
Gerçekte, uzun bir tarih
diliminde kurulan bir sanat imgesi ya da fikrine yönelik belli bir ısrar ve
bağlılık var; bunun yarattığı saygınlık, yeni prodüksiyonların etkisiyle yok
olup gitmek şöyle dursun, tersine, yitip gidecek olmalarının yarattığı korkuyla
daha da artıyor.
107
“Post” kavramı, aynı
zamanda bir “anti” bir “seçme” dir. … Kısaca, bu, bir gelişim tarihinde yer
almanın reddidir.
109
… tarih, güncel sanatın
durumunun bilincine varıldığında karıştı. Sayısız kopuş, bir önceki katmana
yeniden bağlanması olanaksız derin yarıklar var.
111
A) Kavramsal Sanat.-
Estetik ve sanatsal faaliyet arasındaki ayrım benimsendi.
B) Dil üzerinde çalışma.-
Duchamp’da sık görüldüğü gibi, bir nesneyi ve onun adını vurgulayan, onun
bildik kullanımını ıskartaya çıkaran ve böylece ayrım koyan bir oyun değildir
artık. Bunlar kendi kendisinin nesnesi olan başlık-suretleridir, var olan önerilerdir.
112
Çiftleme ve tekrarlama
olarak totoloji, retoriğin çok iyi bilinen bir biçimidir …
aynı şeyi iki defa
söylemek “pleonazm” (söz uzatımı)
…
“ben kimim ben” derken,
tekrarlama tanımlamayla ilgilidir: cümlenin ikinci öğesine gönderme yapan, cümlenin
kendisidir. … Kavramsal sanat için eser, böylesi yoğun görünerek kendi kendini
doğrular.
114
C) Alanlar üzerine çalışma
… kendi içeriği üzerine değil, kendi doğrulaması üzerine, sanat eseri olarak
bir eserin kimlikleşmesine yol açan hareket … (Buren)
Yani, eser, özel bir
niteliği olmaksızın, yalın bir görünüş, bir alan olarak hareket edebilir.
115
D) Minimalizm … temsile
dayalı içeriğin kaybolması, çok basit olan anlamın görülebilir biçime
indirgenmesi, eser yaratıcısının eser üzerindeki izinin belirsizleşmesi durumu,
Duchampcı bir tavrı yansıtır.
117
E) Land art … Eğer bu
eseri alıyorsanız (Robert Smithson – Spiral Jetty), eserin gerçek içeriği olan
geçici deneyimi yadsıyorsunuz demektir.
120
resim, bad painting,
serbest betinin action painting’i, funk art, graffiti, body art … Böylece
estetik etkinlik ve sanatsal etkinlik arasındaki ayrım, geçerliliğini yitirir.
Yaratıcı olarak sanatçının geleneksel düşünceye geri dönüşü. Bununla birlikte,
Duchapcı bir değerlendirme olan, “ne olursa olsun ama şu saatte olsun” ilkesi
geçerlidir; tarihsel gerçeklik ve göze alınan uygulamaların kendiliğindenliği
yadsınır. Aynı şekilde, iletişim ağlarının bilgisi de kullanılır.
121
A) Serbest beti,
yerleştirmeler
Kendiliğindenlik,
dışavurumculuk, bireycilik: betimlemeye geri dönüş, ilkelliğin geri dönüşüyle
gerçekleşir.
123
ağda taşınan mesaj, ağın
yerleşik düşüncesinden daha az önemlidir.
modern şehirde beden
yadsındı, reddedildi, etkisini kaybetti, ama son derece işlevselleşti.
130
(Tekno görüntüler)
Sanat, ahlaki yargının bir
kenara bırakılmasını, entelektüel yargıya bir süreliğine ara verilmesine
benzer. Sanat kuralsızdır, eserin kural koyucusu olan, sadece eserin yaratıcısıdır…
136
Bu, yeniden bir araya
getirme uygulaması bugüne ait değildir: Sanatsal faaliyet her zaman, prensipte
ona yardımcı olan kavramları görünür kılmak için yetki unsurları tarafından
gerekli görülüyordu. Zafer anıtları, şatolar, kentsel planlar, geleceğe ilişkin
yollar, bahçeler ve kraliyet parkları, tiyatrolar, tüm bu oluşumlar her zaman
bir komandit ortağı tarafından tanımlanan bir kavrama cevap vermiştir.
.
.
.
.