09 Mayıs 2016

Jean Baudrillard - Transestetik

.
.
.




.
.

Transestetik
Jean Baudrillard

(Çev. Osman Akınhay), Edebiyat Eleştiri Dergisi, Sayı 6/7, Yaz, 1994, s.18-21


18
Sanat'tan dem vurmanın cazibesi her geçen gün artmaktadır. Ne var ki, serüven olarak Sanat'ın, yanılsama yaratma gücüyle, gerçekliği yadsıma yeteneğiyle, şeylerin daha üst düzeydeki kurallara uygun olarak konumlandığı gerçeklikle taban tabana zıt bir "başka sahne" kurma yeteneğiyle, varlıkların -bir tuvaldeki çizgiler ve renkler gibi- anlamlarını kaybetmeye, kendi varlık nedenlerinin ötesinde genişlemeye ve ivedi bir ayartma sürecinde ideal formlarını yeni baştan keşfetmeye yatkın oldukları aşkın bir figüre göre konumlandığı bir "başka sahne" kurma yeteneğiyle Sanat'ın ruhu, işte bu anlamıyla Sanat ölmüştür. … Günümüzün estetik alanında kendini kabul ettirecek bir Tanrı'ya yer yoktur artık.

19
Bu alandaki hiçbir şey başka bir şeyle çelişkili değildir. … Sadece bu eğilimlerin hiçbirinin kendilerine özgü bir ruhları bulunmaması nedeniyledir ki hepsi aynı kültürel mekânı paylaşabilirler; sadece bizde derin bir kayıtsızlıktan başka bir etki uyandıramayacak kadar güçsüz oldukları içindir ki biz onların hepsini aynı zamanda kabullenebiliriz.

Bizim toplumumuz, biçim, çizgi, renk ve estetik nosyonlardaki serbestliğiyle (bütün kültürleri, bütün üslupları harman edercesine karıştırabilmesiyle) genel bir estetikleşmenin yolunu açmıştır… bütün temsil ve anti-temsil modelleri ise gözden düşmüştür. Sanat bir zamanlar özünde bir ütopya (yani, son kertede gerçekliğe dönüştürülemeyecek bir şey) olduğu halde, bugün bu ütopya gerçekleşmiş durumdadır: Medya, bilgisayar bilimi ve video teknolojisi sayesinde şimdi herkes potansiyel bir yaratıcıdır.

20
[her şeyin metanın yazgısına bağlanması] Bu büyük girişim şimdi bütün dünyanın estetize edilmesine dönüşecek; dünyanın kozmopolit bir görünüm kazanması, imgelere dönüşmesi ve semiyolojik bir düzene kavuşması biçimini alacaktır. … Sistem, metanın artı-değerinden çok, göstergenin estetik artı-değerinden yanadır. [Aşağıda, bu nedenden dolayı sanata estetik bir boyutta değil, antropolojik bir boyutta yaklaşmamız gerektiğini ifade edecek…]

Biçimde baş döndürücü bir eklektizm, hazda baş döndürücü bir eklektizm -barokun gündemi zaten buydu. Ancak barokun gözünde eseri ortaya çıkarma kargaşasının somut bir boyutu vardır. [bizde ise en güncel imajlar tam anlamıyla görülecek hiçbir şeyin olmadığı görüntülerdir; hepsi de arkasında yok olan bir şeyin bulunduğu duygusunu taşırlar.]

Bizim imajlarımız ikonlara benzer: Bizim imajlarımız, bir yandan kendi varlığını sorgulamaya olanak tanırken, öbür yandan da sanata inanmayı sürdürmemizi sağlarlar. Blki bu yüzden günümüz sanatını bir ritüeller bütünü olarak düşünmemiz, … sanata, estetik yargıları hiçbir şekilde hesaba katmadan, yalnızca antropolojik bir açıdan yaklaşmamız gerekmektedir. Buradan varılacak sonuç, ilkel toplumların kültürel aşamasına geri dönmüş olduğumuzdur (Spekülatif sanat piyasası fetişizmi, sanatın aşkınlığı ritüeliyle ortak özelliklere sahiptir).

21

[kötüden daha kötü à kitch], [gerçeklikten kurtulunca, "gerçekten daha gerçek"e, "hipergerçeğe" ulaşırız], [trans-estetik simülasyon dünyası]


.
.
.
.