01 Nisan 2013

Pierre Bourdieu - Bekârlar Balosu

.
.
.

.
.

Pierre Bourdieu
Bekarlar Balosu (Le bal des célibataires - 2002)
(Çev. Çağrı Eroğlu), Dost Kitabevi, 2009 Ankara


Giriş

12
Dönüşüm sözcüğü kuşkusuz, beni, duygusal yaşamın görüngübiliminden (belki de bilerek inkâr etmenin söz konusu olduğu duygulanmaların ve büyük acıların sonunda), Erlebnis'in (deneyim) Erfahrung'a (bilgi) dönüşümünü kolaylaştırmaya yönelik gerçek bir deneysel düzen sayesinde, toplumsal dünyaya ve uygulamaya hem daha mesafeli hem daha gerçekçi bir bakışa götüren entelektüel ve duygusal değişimi belirtmek için yeterince güçlü değildir.

... büyük evlat hakkına çılgınca bağlılığıyla tanınan bir toplumda yaşça büyük çocukların bekârlığının oluşturduğu bu toplumsal bilmeceyi çözmeye girişiyorum.

... nesnelleştirme zevkini bir tür büyülenmeyle keşfeden bilimci tutkunun elinden hiçbir şey kurtulmaz. Gözlemcinin tavrının edinilmesinin içerdiği bakışın dönüşümünün en görünür işareti, fotoğrafları, haritayı, planları ve istatistiği yoğun biçimde kullanmamdır...

erginleme: bir gizli derneğin bünyesine dahil olma işlemine, yani bir tür ritüel sonucu dernek mensubu, tarikat mensubu vb. olma eylemine verilen isim

13
İşin içine tamamıyla girdikten sonra, başka bir yaşamam dahil olmanın beni yavaş yavaş uzaklaştırmış olduğu ve etnografik tavrın tamamen doğası gereği saygı göstermeye zorladığı nesneler ve kişilerle bir uzlaşma gerçekleşiyor.

Ve konuya nesnelce yaklaşma isteğimin yarattığı ölçülülük, kuşkusuz, ihanet ettiğim duygusundan ileri geliyor kısmen -bunlar dağıtımı az bilimsel dergilerde yayımlandıklarından kötü niyetli, dikizci okumalardan korunuyordu ve işte bu nedenle de bu metinlerin yeniden basımlarını reddediyordum.

Kuraldan stratejiye, yapıdan habitus'a, sistemden kendisi de bizzat ürünü olduğu toplumsal ilişkilerle dolu topluma mal olmuş görevliye geçiş arasından yapısalcı örnekle olan kopmayı...

14
... küçük balo, aşağı yukarı, ulusal çapla birleşerek (bugün dünya çapında türdeş etkilerle olduğu gibi), ailelerce kontrol edilen evlilikle ilgili eski karşılıklı ilişkilerin korunmuş pazarıyla muhasebesi olanları ani ve kaba bir devalüasyona götüren simgesel mallar pazarının somut ve hassas bir uygulamasıydı.

15
İnsani şeyler söz konusu olduğunda, nesneyi tanınmada kaydedilen ilerlemeler aynı zamanda tanımaya çalışan özneyi tanımamızı sağlayan ilerlemelerdir.

I. Kısım
Bekârlık ve Köylülük Durumu 

1 Eski Toplumda Evlilikle İlgili Karşılıklı İlişkiler Sitemi

21
ailevi işletme

... başkalarıyla ilgili yargıların sürekli karşılaştırılmasına -"dedikoduların" işlevlerinden biri budur-, ...

22
Evliliğin birinci işlevi malvarlığının bütünlüğünü tehlikeye atmadan soyun devamlılığını güvenceye almaktır.

[Kant’ın evlilik tanımı:  “karşı cinslerden iki yetişkinin, birbirlerinin cinsel organlarını kullanmak için yaptıkları sözleşme”]

23
Büyük evlat hakkı

... mirasçı, kız ya da erkek ilk doğan değil ama yedinci sırada bile olsa, doğan ilk erkek çocuktur. [1900'lü yılların başı]

25
... bir ailenin sadece iki çocuğu olduğunda yerel gelenek mülkün değerinin üçte birinin evlilik sözleşmesiyle küçük oğlana verilmesini isterdi. n sayıda çocuk olduğunda (n>2), mülke biçilen değer P olarak ifade edildiğinde, küçüğün payı (P-P/4)/n, dolayısıyla büyüğün payı P/4+(P-P/4)/n olurdu. Çeyiz böyle hesaplanırdı: Bazen her bir tarafın kendininkini getirdiği yerel uzmanların yardımıyla mülkün mümkün olabilecek en kesin değeri biçilirdi.

26
Hiçbir şey paylaştırma sözcüğüne kanmaktan daha yanlış olmayacaktır. Gerçekte, tüm sistemin görevi, küçük kardeşlerin "payları" veya çeyizleri, onların toprak üzerindeki haklarından vazgeçmeleri karşılığında verilen bir tazminattan başka bir şey olmadığından, malvarlığının bütününü ağabeye ayırmaktır.

27
Bundan, evliliklerin ekonomik açıdan denk aileler arasında yapılması eğiliminde olunduğu sonucu çıkar.

28
"Bir evde bir kız doğduğunda, der atasözü, temel direklerden biri devrilmiş demektir"

29
rücu hakkı (geri dönme hakkı) özellikle müteselsil borçlarda (dayanışmalı borçluluk, bir birlikte borçluluk türü) ve müteselsil sorumluluk durumundan, başkalarını da ilgilendiren bir borcu ödeyen kişinin, ödediğinden onların payına düşen kısmı kendisine geri ödenmesini isteme hakkı

30
Gelenek babanın, çeyizin korunması için teminat istemesine izin veriyordu...

31
... ağabey bir gün çeyizi geri vermek zorunda kalıp evdeki dirayetini kaybetmemek için "çok yüksek" bir evlilik yapamaz; ama, denk olmayan bir evlilikle şerefini lekelememek ve kendini erkek ve kız kardeşlerini çeyizlendirmesine olanak tanımayacak bir duruma sokmamak için "çok alçak" bir evlilik de yapamaz.

34
Bu sistemin özellikle ekonomik zorunluluklara ve onurun zorlamalarına boyun eğdirilen oğlanlara mantığını sertlikle ve zorla kabul ettirmesine rağmen asla bir düzenek gibi işlemez. İşe sevginin ya da kişisel yararın karışabilmesi için her zaman bazı "oyunlar" oynanır.

Böylelikle bireyler kurallar dahilinde hareket ederler, bu nedenle de oluşturulabilecek model, duygu gibi sitemin mantığının dışında kalan öğeler bir yana bırakılırsa, olması gerekeni ya da olanı değil ama sınırlar içinde olabilecek olanı gösterir.

37
Böyle bir mantık içinde kimler bekâr kalırdı? Bunlar her şeyden önce, özellikle geniş ailelerde ve yoksul ailelerde, küçük kardeşlerdi.

"... Bababm açıkça karşı çıktı. O dönemde baba ve annenin rızasını almak zorunluydu."

38
Anne ve babaların isteğine karşı gelerek evlenmek isteyenlerin, başka bir erkek ya da kız kardeşin lehine olacak biçimde, kendilerini mirastan yoksun bırakılma tehlikesine atarak gitmekten başka çareleri yoktu.

40
Ne kadar az dışarı çıkarlarsa o kadar az dışarı çıkmak isterlerdi.

45
(dipnot) hukuku kendi lehine kullanmak

2 İç Çelişkiler ve Anomi

48
Bir durumda kurala boyun eğme, yani normal bir anomali (düzensizlik), diğer durumda sistemin iyi çalışmaması, yani anomi (kural yokluğu) vardır.

52
Sistem ilk olarak üzerine kurulu olduğu çeyiz yoluyla sarsıldı. ... savaştan kaynaklanan enflasyon nedeniyle, malvarlığının parçası olan çeyiz ile evlenene verilen bağış niteliğindeki çeyiz arasındaki denge artık korunamıyor.

53
"... uzun süredir evli olan kızkardeşler mirasa, günün rayicine göre yeniden fiyat biçmek istiyorlar. Evlilikler için çeyizin önemi git gide düşüyor..." ... "Eskiden birçok kız yerleşmeye ve gelin çeyizleri için biraz para kazanmaya gider, daha sonra geri dönerdi. Şimdi niye geri dönsünler?"

54
Baba otoritesinin gevşemesi, gençlerin yeni değerlere açılması, evliliklerin sonuçlanmasındaki etkin aracı görevini ailenin elinden aldı. ... eş arayışı bireylerin inisiyatifine bırakıldı. ... Ortak kuralla yönetilen evlilikle ilgili karşılıklı ilişkiler sitemi yerine bireysel rekabet mantığıyla belirlenen bir sistem geldi. Bu bağlamda mezraların köylüsü büsbütün silahsız kalmıştır.

55
... toptan göç, ... kent yaşamına göğüs germek için çok daha donanımlı olan ve köy yaşamının yükümlülüklerinden kaçmayı daha çok isteyen kadınların işidir.

58
... zorunluluk eski ilkelere karşı gelmeye itse de, bu ilkeler içleri boş ve zamansız olarak etki etmeye devam ederler.

60
Kasabalı ile mezralardaki köylü arasındaki karşıtlık üzerine kurulu yeni sistem, bir yandan büyük oğul ile küçük oğul, diğer yandan büyük ve küçük mal sahibi (ya da mal sahibi olmayan) arasındaki karşıtlıklar üzerine kurulu eski sistemin yerine geçmeyi amaçlar. Tek başına incelendiğinde, mezralardaki köylülerin evlilik ilişkileri sistemi kendi kendini olumsuzluyor gibidir; ... Bu sistemin kendi kendini yıkmasının nedeni, kandini hâlâ bir sistem olarak dayatması olabilir mi?

61
30 km'den geniş alan içindeki evliliklerin, her zaman bir dereceye kadar yüksek olmuş olan oranının son dönemde kuvvetle arttığı görülür.

Evlilik alanının genişlemesini ve ayrıca kasaba ve mezra arasındaki ilişkilerin hemen hemen yok oluşunu açıklamak için ...

65
Mezralarla kurulan karşılıklı ilişkilerin azalmasıyla (1/2) bağlantılı olan dışarıdan evlilikler oranının artışı, kasabanın diğer kasabalara ya da kentlere doğru açılmak için yavaş yavaş mezralardan vazgeçtiğini açığa vuruyor.

Oysa evlilik alanlarının coğrafi olarak tanımlanması belki de özün kaçırılmasına neden oluyor. ... Coğrafi alanlar toplumsal alanları tutmaz. Mezralardaki köylü için evlilik alanı geçmişte yoğun nüfusa sahip küçük bir kasabadan ve tepeler ve alçak dağlar üzerine inşa edilmiş çok sayıda çiftliğe dağılmış önemli bir dağınık nüfustan oluşan bucalkarın bulunduğu iki Gaves arasındaki teperler bölgesine kadar uzanırdı. Bu durumun çok sayıda nedeni vardır: İlk olarak, eş seçimini yönlendiren örtük örnekler sıkıntıya dayanıklı ve kendisini bekleyen zor yaşamı kabullenmeye hazır bir köylü kızını arattırır; köylü bile olsa Gave ovasının zahmetsiz işine alışmış bir kadının ve hayli hayli kentli bir kadının, mezralardaki ücra bir çiftliğin, sahipleneceği durumuna alışmakta sıkıntı çekeceği açıktır; ...

66
Genç kızlar genelde, özellikle de baba aşağıdan yukarıya bir evlilik yapmış olduğundan dolayı otorite sahibi değilse, ev üzerindeki büyük etkisini korumak isteyen yaşlıdaune'dan korkar. Bundan ikinci olarak, kentli modelleri ve idealleri benimsemekte genelde daha hızlı olan kadınların uzaysal ve toplumsal hareketliliğinin erkeklerinkinden çok daha artmış olduğu sonucu çıkar. Öncelikle sistemin mantığına göre yer değiştirenler onlar olduğu, ardından, kent kültürünün bazı görünümlerini erkeklerden daha çabuk kavradıkları ve son olarak, erkeklere yukarıdan aşağıya evliliği yasaklayan örtük kural onları sadece kayırabildiği için, kadınlar köylü dünyanın dışından bir evlenilecek kişi bulmada daha çok şansa sahiptirler. 

70
[ evlerin içi, merdiven kenarları, kapı yanları, sokak ortası, iki bina arası, koridor, cadde, kaldırım ve ne varsa işe yaramaz çöplerle dolmuş durumda. Bu çöpün yılların getirdiği işe yaramaz birikintiler, yığınlar olduğu çok açık. ]



.



.
3 Kasaba ve Mezralar Arasındaki Karşıtlık

75
... yeni ihtiyaçların ortaya çıkması ve ulaşım yollarının kolaylığı yavaş yavaş uzak mahallelerin kasaba karşısındaki ekonomik bağımlılığını arttırdı. Karşılık olarak, kasaba nüfusunun bir kısmının köylü müşterisi karşısındaki bağımlılığı da arttı. O halde, ekonomik açıdan kasabanın "kentleşmesiyle" mezraların "köylüleşmesi" beraber geldi.

77
Bugün imeceler ve mahalle şenlikleri ortadan kalktığı için, köylü aileler yalnızlıklarını somut olarak hissediyorlar. Kuşkusuz otomobil, özellikle köyler arasındaki ana yollar asfaltlandığından beri mesafeleri kısaltmıştır; ancak "psikolojik" uzaklık asla olmadığı kadar büyük kalır...

78
Bu kişiler için banklar "kentlilerin" kötü karalterlerinin ve aylaklıklarının simgesidir. Birçok köylü kasabalıların alaycı bakışları önünden geçmekten kaçınmak için evlerin arkasındaki bahçeler boyunca gittikten sonra, bir dolambaçla, ana meydana ulaşan küçük yolları izlemeyi tercih ederler.

82
Memur çift yönlü tavır almalara neden olur. Bir yandan devletin somut temsilcisi olarak, "Paris'in efendilerine" ve "en büyük hırsız" olan devlete yönelik hıncın mirasçı kurbanıdır. Onu "kasabanın tembeli", "rantçı" olarak görürler; köylüler gelecek güvenceleri olmaksızın onun tükettiği malları üretmek için çok çalışırken elleri temiz kalan, her zaman gölgede oturan, her ay dolulara ve donlara rağmen kendini yormadan gökten iyi bir maaşın düştüğünü gören kişidir o.

Ancak diğer yandan, yerel yönetici ya da memur olan kasabalı, köylü ile devlet arasında arabulucu rolünü oynar. ... Devletin köylünün günlük yaşamı üzerindeki müdahalesi ve buna koşut olarak yönetimin gücü arttıkça memurlar her zaman daha fazla saygı görür ve dikkate alınırlar.

83
Kentliye karşı duyduğu küçümsemeye bağlı olan gururu, kendinden duyduğu utançla değilse de en azından yetersizliklerini ve sınırlarının acı bilinciyle birleşir.

4 Köylü ve Bedeni

89
Kadınlar ve erkekler arasındaki keskin ayrılık ile aracıların ortadan kalkması ve geleneksel toplumsal bağların gevşemesi yüzünden kasabada ya da komşu köylerde düzenli olarak yapılan balolar toplumsal olarak onaylanan tek karşılaşma fırsatı haline gelmiştir.

90
Böylelikle, bu küçük kır balosu gerçek bir uygarlıklar çarpışmasının aracısıdır. ... Bu alanda, diğer alanlarda olduğu gibi inisiyatif kasabalılardadır. Adlarında, ritmlerinde, müziklerinde ve onlara eşlik eden sözlerde köyün izini taşıyan eski danslar yerlerini kentten gelen danslara bıraktılar. Oysa beden tekniklerinin bütün bir kültürel genel duruma bağlı olan gerçek sistemler oluşturduğunu kabul etmek gerekiyor. ... Hlka dayalı gözlem, basmakalıp düşüncelere temel teşkil eden bu hexis'i bütünüyle yakalar. "Eskinin köylüleri, derdi yaşlı bir kasabalı, her zaman dizleri bitişikmiş gibi eğik bacaklarla, kıvrılmış kollarla yürürlerdi." Bu duruşu açıklamak için orakçının duruşunu hatırlatıyordu. Köylünün habitus'unu gerçek bir,leşimsel birlik olarak görmekte usta olan kentlilerin eleştirel gözlemi yürüyüşün yavaşlığını ve hantallığını vurgular; brane insanı kasabada oturan için carrere'in asfaltına bastığında bile her zaman engebeli zorlu ve çamurlu zeminde yürüyen, ... omuzunda yükü arkadan gelen inekleri çağırmak için arasıra geriye dönüp bakarken yürüdüğü gibi büyük ağır adımlarla yürüyendir.

92
... bedensel hexis (grek: sahip olunan şey, iyelik, huy; aristo: alışkanlık, yatkınlık), hem kendi içinde hem de toplumsal signum (işaret, imza, mühür) olarak algının ilk nesnesidir. Azıcık beceriksiz, kötü traşlı, kötü giyimli olduğu anda köylü sevimsiz, asık suratlı "zavallı, beceriksiz, hırçın, bazen kaba" bir hucou (kukumav) gibi algılanır. (kukumav: en çok baykuş, puhu gibi kuşların davranışlarından yola çıkarak, boş gezenin boş kalfası türünde yaşayan kişilere verilen ad).

Böylesi bir duruma sokulan köylü, başkalarının kendisine dair oluşturduğu imgeyi, basit bir stereotipi (stereotipi; bazı davranışların anlamsız bir biçimde tekrarlanması hali, yineleyici kalıplaşmış devinimlerdir. elleri, kolları, başı ya da vücudun tamamını çeşitli şekillerde ve anlamsız bir biçimde sallama, nesneleri tıklama, kaşıma ya da döndürme stereotipik davranışlara bazı örneklerdir.) söz konusu olduğunda bile içine atmaya yönelir. Bedenini, toplumsal izin damgasını vurduğu, köy yaşamına davranışların ve işlerin izlerini taşıyan empaysanit, köylü bir beden olarak görecektir. Devamında bedeninde ve bedeninden utanır. Onu bir köylü bedeni olarak gördüğü için bedenine dair üzüntü veren bir bilince sahiptir. Bedenini kaba bir köylü bedeni gibi gördüğü için kaba bir köylü olduğunun bilincindedir. Onun için bedeninin bilincine varmanın köylü olduğunun bilincine varmada ayrıcalikli bir etken olduğunu öne sürmek abartılı olmaz.

Köylüyü (kentlinin tersine) bedeniyle olan bağlarını koparmaya, utangaçlığın ve tutkluğun kökü olan içe dönme davranışına iten, bu sıkıntı verici beden bilinci onun dans etmesini, kızlar önünde basit ve doğal hareketlerde bulunmasını engeller. Gerçekte bedeninden utandığından kendini yitirmesini ya da kendini sergilemesini gerektiren bütün durumlarda rahatsız olur ve beceriksizleşir.

93
... iki cinsiyet arasındaki bu büyük ayrım...

" ... Eğer evlenme niyetindeyse durum ağırlaşır; hoşunuza giden bir kıza nasıl yaklaşırsınız? Özellikle "korkusuz" olunmadığında nasıl bir fırsat yakalanır? Sadece balo var. Balo dışında bir merhaba bile yok..."

94
Genel olarak duygular, üzerlerinde konuşmanın yakışık alacağı şeyler değildir. Bedensel beceriksizliğe eklenen sözel beceriksizlik oğlan tarafından olduğu kadar kız tarafından da, özellikle de bu kız kadın dergilerinde ve tefrika romanlarda kentli duygululuğun ifade biçimini öğrendiğinde duyulan sıkıntıda görülür.

Eğer kadınlar kente ait bedensel ya da kılık kıyafete dair kültürel modelleri benimsemekte erkeklerden daha yetenekli ve daha hızlılarsa bu durum farklı ortak nedenlere bağlıdır. İlk olarak kent onlar için özgürleşme umudunu temsil ettiğinden erkeklerden çok daha fazla isteklidirler. ... Yeni ürünlerin ya da yeni rahatlık biçimlerinin çekiciliği ve etkisi, kibarlık idealleri ya da kentsel eğlenceler, doğru ya da yanlış, uygarlıkla özdeşleştirilen kentsel uygarlığın işareti olarak görüldükleri için baskın olurlar. Moda kentten, Paris'ten gelir, örnek tepeden iner. Kadınlar şiddetle kent yaşamını isterler ve bu saçma bir istek değildir, çünkü evlilikle ilgili karşılıklı ilişkiler sisteminin mantığında bile kadınlar aşağıdan yukarıya doğru giderler.

95
On yaşındaki bir kızın annesi ya da arkadaşlarıyla bir eteğin kesimi ya da korsajı üzerine tartıştığını duymak nadir rastlanan bir durum değildir. Bu tür bir davranış oğlanlar tarafından reddedilir çünkü toplumsal onay tarafından cesaretlendirilmez. Erkek değerlerce yönetilen bir toplumda tersine her şey asık suratlı ve kaba, haşin ve kavgacı davranışı desteklemeye katkıda bulunur.

96
Kızlar kentten, kadın dergilerini, tefrika romanların, anlatılan filmlerin, radyoda çalan moda şarkıların aracılığıyla cinsiyetlerarası ilişki modellerini ve "köylü" köylünün tam karşıtı olan ideal erkek tipini de ödünç alıyorlar. Böylelikle, köylünün karşılayamayacağı bir beklentiler sistemi oluşuyor.

... kadınlar köylü arkadaşlarını onlara hiç şans tanımayan ölçütlere göre değerlendirirler. Böylece birçok dinamik çiftçinin nasıl bekâr kalabildiği anlaşılabilir. ... toplumun gözünde bekâr, hiçbir zaman gerçek anlamda bir yetişkin değildir; bugün bekârlık git gide bir kadermiş gibi görünüyor, ...

97
Toplumsal bir sakatlık gibi yaşanan bekârlık pek çok durumda, uzun dönemli bir geleceğin var olmamasının sonucu olan bir çekilme ve vazgeçme hareketine neden olur.

98
Erkeklerin bekârlığı ... kendi düzeninin temellerini korumada ve aynı zamanda yeni düzenlemelere yer açmada yetersiz kalan bir toplumun ölümcül bunalımının belirtisi gibi yaşanıyor.

(dipnot 6) Bekârlar kategorisi bütünüyle bu betimlemeye uyar. "Ba. akıllı hoş görünümlü, çiftliğini modernleştirmeyi başarmış, güzel bir mülke sahip olan biridir. Ama hiçbir zaman uygun biçimde dans etmeyi beceremedi. Önceki akşam olduğu gibi, her zaman sabahın ikisine kadar başkalarını seyretti. Bu, kızlara yaklaşma fırsatı olmayanların tipik halidir. Hiçbir şey, ne zekası, ne durumu ne dış görünüşü onun bir kadın bulmasını engelleyemezdi." "Co. Düzgün dans ederdi, bununla birlikte hiçbir zaman kendi sınıfından 'köylü kızlardan' başkasını dansa kaldırmaya girişmedi."

Sonuç

100

"Genç kızlar artık kıra gitmek istemiyorlar..." Doğal sosyolojinin yargıları özü bakımından kısmi ve tek yanlıdır. ... Sosyolojinin ilk görevi belki de, ondan itibaren bireyin toplumsal sistem hakkındaki öznel bilincinin ve bu sistemin nesnel yapısının birliğinin keşfedilmesini sağlayacak bütünlüğü yeniden oluşturmaktır.

110
Eğer Béarn toplumu özgünlüğünü koruyabildiyse bu, belki de kentlerin gelişiminden kaynaklanan güncel büyük ekonomik hareketlerin uzağında ve daha genel olarak, kendi basit durumunda kalmış olmasına bağlıdır. Ancak, özellikle, bu toplum her zaman kendi değerlerine yönelik derin bir bilinç ve kendi ekonomik ve toplumsal düzeninin temellerini korumakta kararlı bir istek ortaya koymuştur. Gerçekte, bu isteğin bu kadar bilinçli ve bu kadar kurumsallaşmış biçimde ifade edildiği toplumlara nadir rastlanır.

111
Öz temellerinin korunması için bu kadar güçlü bir biçimde örgütlenmiş bir toplumun, Devrim ve Anayasayla ortaya çıkan kargaşalar arasında geleneksel yasalar mirasını neredeyse hiç bozulmadan koruyabilmesi anlaşılırı bir durumdur.

117
Béarn her zaman kardeşlere sırt çeviren bir yer olmuştur.

II. Kısım
Yeniden Üretim Stratejileri Sisteminde Evlilik Stratejileri

142
kasuvistiği... (kazuistik: kurala bağlı, kuralcı; her şeyi kurallarla çözme yöntemi)

çapraz kuzinlerle evliliğe (çapraz kuzen evliliği: ayrı cinsten kardeşlerin çocuklarının evliliğidir, yani dayı oğlu ile hala kızı, ya da hala oğlu ile dayı kızı arasındaki evliliktir)

143
Bunun tersine, her şey, evliliğin ideal bir kurala boyun eğmenin ürünü olmadığını ancak, özel bir geleneğin son derece içe atılmış ilkelerini kullanarak, bilinçli olmaktan çok bilinçsiz olarak, bu geleneğin açıkça adını belirttiği özgün çözümlerin birini ya da diğerini üretebilen bir stratejinin sonucu olduğunu gösterir.

İster malvarlığının sürdürülmesini kadınlara bırakmak için Fortes'in çok sevdiği deyişle "soy zincirinin üstünlüğü ilkesi" çiğnensin, ister iki yanlı veraset yönetimindeki kaçınılmaz ödünlerin malvarlığına zararlı sonuçlarını, hukuksal hilelerle olsun küçültme ya da hatta geçersiz kılma amacı güdülsün, ister, daha genel olarak, soy ağacına nesnel olarak kayıtlı ilişkiler, soyun çıkarına yani maddi ya da sembolik sermayenin korunmasına veya arttırılmasına en uygun yakınlaşmaları ya da birleşmeleri, ex ante (önceden) veya ex post (sonradan) aklamak için, gerekli oyunlara maruz bırakılsın, bütün bu araçların, bu yüce görevin yerine getirilmesinde yararı olacakmış gibi antropolojik hukukşinaslığın sınıflandırmalarının uyuşmaz olarak gördüğü stratejilere başvurulabilir.

hodoloji (rasyonel yolların uyumlulaştırılması ?)

144
Her bir çocuğun evliliğinin bir aile için bir kağıt oyunundaki bir turun eş değerini temsil ettiği farzedilirse, bu turun değerinin (sistemin ölçütlerine göre ölçülen) iki anlamda da oyunun niteliğine, yani alınan kağıtların bütünü olarak, gücü oyunun kurallarına göre tanımlanan çekilen kağıtlara ve az ya da çok ustalıkla bu kağıtları kullanma biçimine bağlı olduğu görülür. Başka bir deyişle, evlilik stratejileri her zaman, en azından en çok kayırılan ailelerde, bir evlilik yapmayı değil "iyi bir evlilik yapmayı", yani kazançları en yüksek noktaya çıkarmayı ve/veya çok özel türden bir anlaşma olarak evliliğin ekonomik ve sembolik masraflarını en aza indirmeyi amaçladıkları için, her durumda, anlaşmaya bağlanabilen malvarlığının maddi ve sembolik değeri ile malvarlığı mülkiyetine talip farklı kişilere özgü çıkar sistemlerini, taliplere cinsiyetlerine ve doğum sıralarına göre malvarlığı üzerinde farklı haklar tahsis ederek tanımlayan malvarlığının iletilme biçimi tarafından yönetilirler.

145
zilyetinin (el sahibi, terkip: sahibi olsun ya da olmasın, bir malı elinde bulunduranve kullanan kişi. zilyet, zilliyet değil)

146
(denksiz evlenmeler) Ancak, kabul edilebilir aykırılık payı her zaman sınırlı ve belli bir eşiğin üstünde kalır, oysa ekonomik farklılıklar, birleşmeleri engeller.

151
Gerçekten de anne ve babalr, çekmiş oldukları kağıtlardan memnun olduklarında, kağıt sayısını sınırlayarak kağıt dağıtma üzerine etki yapabilirler: Kağıtların ortaya çıkma sırası yani ilk doğanın kız ya da oğlan olmasını sağlayan biyolojik rastlantı bundan dolayı büyük önem taşır. Yeniden üretim stratejilerini farklı türleri olan evlilik stratejilerin ve  üreme stratejilerini birleştiren ilişki, ilk durumda çocuk sayısının orada sınırlandırılmasına ve ikinci durumda sınırlandırılmamasına yol açar. Bir kızın dünyaya gelişinin hiçbir zaman coşkuyla karşılanmamasının nedeni ("Bir evde bir kız doğduğunda, der atasözü, temel direklerden biri devrilmiş demektir") bu kızın her durumda kötü bir kağıt anlamına gelmesidir.

154
Ancak her şeye karşın tek mirasçıya bir dereceye kadar nadir rastlanır. Diğer durumlarda, kardeşlere verilebilecek adot'nun tutarı (çeyiz), dolayısıyla yapacakları evlilik ve hatta evlenip evlenmeyecekleri büyük oranda mirasçının evliliğine bağlıdır: Bu nedenle, bu durumda doğru strateji, gelinin ailesinden, paylaşıma ya da mülkü ipotek ettirmeye başvurmaksızın ve bununla birlikte mülk üzerinde aşırı ya da imkânsız bir çeyizi geri ödeme tehdidi oluşturmaksızın erkek kardeşlerin ve/veya kız kardeşlerin adot'sunu ödemeye yetecek bir adot almaya dayanır. Bu, her evliliği özerk bir birim olarak ele alan antropolojik geleneğin tersine, bir ailenin çocuklarından birinin evliliğine yatıracağı ekonomik ve sembolik sermaye büyük oranda bu değiş tokuşun ailenin evlilik tarihi içindeki konumuna bağlı olduğundan, her evlilik sözleşmesinin ancak bir dizi maddi ve simgesel değiş tokuş içerisindeki bir dönem olarak anlaşılabileceğini ilk bakışta söylemektir.

155
Hiç kuşkusuz aile ne kadar genişse oğlanların sundukalerı yarar o kadar büyüktür: Üç ya da dört kız kardeşin evliliği gerçekten de, en zengin ailelerde bile, mülkün bölünmesine yol açmaya kadar gidebilecek neredeyse başa çıkılamaz zorluklar yaratır.

Kuşkusuz, bir erkek kardeş için, başarılamamış evlilikten, onu bilinçli ya da bilinçsiz olarak, en azından bir süre için "maaşsız hizmetçi" olarak evin hizmetinde tutmaya zorlayan ailelerin işbirliği ile evlilik "yaşını geçirten" acımasız alışkanlığa kadar çok sayıda bekâr kalma biçimi vardı.

156
... küçük oğul, deyiş yerindeyse yapının kurbanı'dır, ... "evi" çok çeşitli koruma önlemleriyle çevreleyen bir sistemin toplumca atanmış, dolayısıyla da bu durumu kabullenmiş bir kurbanıdır.

157
Evliliğe dair her bir tercih üzerinde toplanan çelişkiler o kadar çoktur ve o kadar karmaşık birleşimler sunar ki, her durumda -başka bir biçimde kavranabilseler de- eyleyenlerin bilincini aşarlar; bundan dolayı, mekanik kurallarda sadece, açık ve kesin normların ya da bilinçsiz modellerin yerine getirilmesi olarak, uygulamaların ve özellikle, çelişkileri uzalaştırmaya, dengelemeye ve bazen ortadan kaldırmaya olanak tanıyan stratejilerin sınırsız çeşitliliğin hesabını vermek için bütün parçalardan, sınırsız sayıda yaratmaya zorlayan uygulamanın örtük temsilini saklayabilirler.

Hukusal hayal gücünün hukuku düzenlemek için ürettiğine benzer, biçimsel ve açık kurallara indirgenebilir basit usuller olmaktan uzak bu stratejiler, kurallara boyun eğmenin ürünü olmaksızın düzenlenebilen, kendiliğinden düzenlendiğinden kuralın açıklamasından, korunmasından, vergilendirilmesinden bağdaşık sınırsız sayıda uygulamayı doğuran az sayıda örtük ilkenin uygulamaya dayalı egemenliği olarak habitus'un ürünüdür.

158
O halde, tam tamına evliliğe dair stratejiler ne veraset stratejilerinden, ne daha fazla üreme stratejilerinden ne de pedagoji stratejilerinden yani bütün grubun kendisine de miras olarak kalmış, korunmuş ya da arttırılmış yetkileri ve ayrıcalıkları bir sonraki kuşağa aktarmak için kullandığı biyolojik, kültürel ve toplumsal yeniden üretim stratejileri bütününden, soyutlama yapılmaksızın ayrıştırılamaz.

160
(notlar) 9) Bir ailenin iki çocuğu olduğunda mülkün üçte birine eşit olan kardeşin payı, mülke biçilen değer P olarak ifade edildiğinde, (P-P/4)/n, dolayısıyla büyüğün payı P/4+(P-P/4)/n olurdu. Anlaşmazlık durumunda, farklı taraflarca seçilen yerel uzmanlara danışılarak mülkün mümkün olabilecek en kesin değeri hesaplanırdı. ... Bu hesaplar yeterince doğruydular ve bundan dolayı herkes tarafından kabul edilirlerdi. "Örneğin Tr. mülkü için biçilen değer 30 000 frank oldu (1900'e doğru). Baba, anne ve beşi kız altı çocuk vardı. Ağabeye dörtte bir yani 7500 frank verilir. Geriye altıya bölünecek 22 500 frank kalır. Kız kardeşlerin payı nakit olarak ödenen 3000 frank ve her zaman evlenen kadın tarafından getirilen 750 franklık dolap ile çamaşırlar, giysi takımları, yatak çarşafları, bezler, havlular, gömlekler, pufla tüyleriyle 3750 frank olur."

162
22) meşrutaya bağlı (şartlı, şarta bağlı)

163
22) teratolojik durum (çocukların doğumdaki sakatlıklarını, ucube çocukları inceleyen bilim dalı)

24) "Kız kardeş ve hayatı boyunca bütün kız kardeşler gibi maaşsız hizmetçi olarak kaldı. Alıklaştırıldı. Evlenmesi için çok şey yapılmadı. Böylece çeyiz ve geri kalan her şey evde kalıyordu. Anne babasının bakımını üstleniyor."

166
40) Bazen, ağabeyin çocuğu olmaması ya da çocuğu olmaksızın ölmesi durumunda bekâr kalmış yaşlı bir erkek kardeşten soyun devamını sağlamak için ... Gerçek bir kurum olmaksızın, erkek kardeşin, kendisine miras kalan ağabeyin dul eşiyle evlenmesi bir dereceye kadar sık rastlanan bir durumdu...

Kaynakçaya İlişkin Notlar

167
"Béarn hukuku ..., diye yazar Pierre Luc, Roma hukukundan çok az etkilenmiş, özü bakımından bir gelenek ve görenek hukuku gibi görünür ve tanık bir hukuk olma özgünlüğünü sunar.

168
Napoléon Yasalarının en ünlü rakibi Frédéric Le Play...

III. Kısım
Yasaklanan Yeniden Üretim 
Ekonomik Egemenliğin Simgesel Boyutu

173
liturjik (ayinsel)  

Ek ve Düzelti

176
Nesnelci gözlemcinin biraz kendini beğenmiş dışardalığı yerini bağıntının uygulamaya kuramsal olarak yeniden uyarlanmasının desteklediği yakınlığa (kurama ve uygulamaya dayalı olarak) bıraktığından, kuramsal ve yöntembilimsel ilerlemenin kendisi de, araştırmacının nesnesiyle olan öznel ilişkisinin bir dönüşümünden ayrılamaz.  ... kaynaşmalı bir katılım ... mesafeli nesneleştirme...

178
tevekkül (kendini kaderine teslim etmek, allaha mutlak güven)

Evlilik Pazarının Birleşmesi

186
Balo gerçekte evlilik pazarının yeni mantığının gözle görülebilir biçimidir. Balo sınırları köylü dünyanın çok ötesine yayılan, özerk ve kendi kendini düzenleyen melanizmaların, grubun normlarına ve çıkarlarına tabi, küçük yerel pazarın düzenli mübadelelerinin yerini almaya çalıştığı bir sürecin son aşamasıdır; balo, simgesel mübadele pazarının en özgül -ve en dramatik- etkisini, ayrıca diğer alanlarda olduğu gibi bu alanda da yerel pazarın pazar ekonomisine geçişine eşlik eden dönüşümü de somut olarak gösterir. Engels'in sözleriyle eyleyenler "kendi aralarındaki toplumsal ilişkileri kaybetmişlerdir"

187
heterodoks (ortodoks'un zıttı)

190
Bireysel ölçekte hissedilen, pazarın ortak yalnızlığı sayesinde gerçekleştirilen bütün bu yalıtılmış ihanetlerin kaynağında bulunan iç bozgun bu ortak ve istenmeyen sonuca, kadınların kaçışına ve erkeklerin bekârlığına yol açar.

Köylülerin, kentli dünyanın egemenliğinin temel aracı olan eğitim sistemi karşısındaki davranış dönüşümünün kaynağında da aynı mekanizma vardır. Okul, ekonomik ve simgesel pazarın durmaksızın büyüyen bir ivedilikle gerektirdiği Fransız dilinin kullanımı, ekonomik hesap yapma ustalığı gibi yetenekleri öğretebilecek tek yer olarak göründüğünden okula göndermeye ve okula ait değerlere o ana kadar gösterilen direniş yok olur. Okulun değerlerine boyun eğme, kendisinin gerektirdiği geleneksel değerlerin inkârını güçlendirir ve hızlandırır. Bununla okul, kentli simgesel değerler için yeni bir pazarın keşfine katkıda bulunarak simgesel egemenlik aracı olma görevini yerine getirir: Gerçekte, egemen kültüre sahip çıkma araçlarını sunmakta başarılı olmasa bile, en azından bu kültürün ve ona sahip çıkma araçlarını ellerinde bulunduranların meşruluğunun tanınmasını aşılar.

192
Yine burada, okul özellikle kızlar üzerinde yarattığı hareket aracılığıyla ... kentli biçim ve usullere ve simgesel mallar pazarında olası eşlerin değerini belirleyen toplumsal belirleyiciler bütününe karşı daha dikkatli ve daha hassas, dolayısıyla en azından okuldaki eğitimden kentsel medeniyetin dış işaretlerini almaya daha düşkün olan kızlarda özellikle elverişli bir zemin bulur. Ve bir kez daha köylülerin sanki nesnel kaderlerinin suç ortaklığını yapıyorlarmış gibi kızlarını daha çok ve daha uzun süre okula göndermeleri anlamlıdır.

193
(dipnot) 3) K. Polanyi ... "ürünün üreticileri yönettiği" "toplumsallaşmış üretimdeki"...

194
(dipnot) 4) ... geleneksel toplumsal bağların özellikle mezralarda gevşemesi ve geleneksel tanışma fırsatlarının -bütün imeceler gibi- seyrekleşmesinden dolayı, yeni evlilik düzeninin bırakınız yapsınları sadece kentlilerin üstünlüğünü güçlendirebilir.

(dipnot) 7) Simgesel mallar pazarında, yerli dil derslerindeki git gide artan düşüş köylü eğitimin bütün ürünlerini etkileyen değer kaybının özel durumlarından sadece biridir: Bu pazarın birleştirilmesi, bütün bu ürünler için, modası geçmiş ya da bayağı olduğu için bırakılan ya da yerel bilginlerce halkbilimin fosilleşmiş halinde yapay olarak korunan usuller, nesneler, kıyafetler için ölümcül olmuştur. Köylüler, tarihsel hareketin gerçekliğinden çıktıklarında halk sanatları ve gelenekleri müzelerine ya da çevre müzelerinin oluşturduğu bu tür içi doldurulmuş köylü rezervlerine girerler.

195
(dipnot) 11) Genel olarak, muhafazakar başkaldırının gerici şiddetine götüren ekonomik devretme aynı zamanda lojistik-politik bir devretmedir: Çöküşteki eyleyiciler ırkçılığa ya da daha genel olarak, durumu anlamalarına, bireysel kurnazlıkların yarattığı paniğe sığınmaktansa onu düzeltmek için ortak olarak harekete geçmelerine olanak verecek açıklama şemalarına sahip olmadıklarından güncel ve gizil sorunların kaynağını günah keçisi muamelesi gören bir gruba (Yahudiler, Cizvitler, masonlar, komünistler vb.) bağlayan hatalı somutlaştırmaya yönelirler

"Halkın Sağlıklı Görüşleri"

197
... altyapı ile üstyapı ya da ekonomik ile simgesel arasındaki karşıtlık en kaba karşıtlıktır sadece; bu karşıtlıksa iktidara ilişkin düşünceyi zorunluluk, istemli boyuneğme, merkeziyetçi manipülasyon ya da kendi kendini aldatma gibi hayali seçenekler içine hapsederek, toplumsallaştırılmış kitleler ile bu kitlelerin içinde yer aldıkları toplumsal oyunlar arasındaki ilişki sırasında oluşan son derece ince mantığın bütünüyle anlaşılmasını engeller.

198
(notlar) 2) 1968'de Lesquire'de tarımcıların %50'si 45 yaşın üstündeydi, bunların yarısından çoğu bekârdı ve köylü nüfus, bekârlıktan ve geç evlenmenin sonucu olan doğum eksikliği nedeniyle açık bir azalma gösteriyordu. 1989'da 1960'lı yıllardaki krizden doğrudan etkilenmiş olan kuşak sonuna yaklaşıyor; mülklerin önemli bir kısmı sahipleriyle birlikte yok olacak.

Sonsöz:
Bir Nesne Sınıf

200
Toplumsal tarih ya da tarihsel sosyoloji eğer bilimsel niyetin bizzat en güncel ve en zinde kurucu parçası olan bilimsel düşüncenin bu yeniden uygunlaştırılması niyetinden esinlenmeseydi, bir saatlik bir zahmete bile (belki) değmeyecekti.

"Köleliğe ve benzer şeylere karşı genel formüllerle savaşa gitmek ve böylesi bir alçaklığın üzerine bir üstün ahlak öfkesini boşaltmak diyordu Engels, çok şeye mal olmaz. Ne yazık ki, o noktada sadece herkesin bildiği, bu antik kurumların ne bizim güncel koşullarımıza ne de bu koşulların bizde ortaya çıkardığı duygulara uygun düşmediği dile getirilir. Ancak bu bize, ne bu kurumların doğuş biçimi, ne varlıklarını sürdürmelerini sağlamış olan nedenler ne de tarihte oynamış oldukları rol hakkında hiçbir şey (vermez)." (Anti-Dühring)

201
Geçmişe yönelik öfke şimdiki zamanı haklı göstermenin de yoludur.

202
Burjuva sanatın "sonsuz cazibesinin" gizemi, eğer edebiyatta ya da sanatta toplumsal ilişkilerin bir inkarı (Freud'un kullandığı anlamda) gibi işleyen her şeyin sanat eserini hiç değilse sürekli olarak, en azından ondan başlangıçta sunmaya hazırlanmış olduğu şeyden, yani toplumsal dünyanın bu dünyadan sanki her şey o bunlardan bahsetmeksizin gerçekleşiyormuş gibi bir üslupla bahseden yansız bir çağrıştırmasından başka bir şey talep edilmedikçe yeniden etkinleşmeye hazırladığı görülürse yokolur.
 




.
.
.