15 Kasım 2013

Cogito - Kriz Özel Sayısı

.
.
.
.
Kriz Özel Sayısı
Cogito Sayı:27, Yapı Kredi Yayınları, 2001, İstanbul


Kültür Krizi - Edgar Morin

78
Kriz ancak, artık bir şeyin yerine konacak örnek bulunmadığında, yani kendisinde bir karşı-örnek taşımayan ilk dalga, dada dalgası yayılmaya başladığında gerçekten başlar. Sanatta kriz Rimbaud ve gerçeküstücülükle başlar. Yaşamdan üstün sanat, sihirli ve büyüleyici egemen sanat, gelişmiş kültürün cenneti, yapay ve anlamsız bir evren gibi görünür. Yaşamın kendisi ve estetik, yadsıyıcı öncünün ve kültürün karşı-akımının oluştuğu yerde, sanatın önüne geçer. Hayranlık, rastlantıda (gerçeküstücülük), eskiden iğrenç görünen gündelik işlerde, kitle kültürünün yen ürünlerinde (pop-art) aranmaya başlanır. Kuşkusuz burada da geri kazanım süreçleri işin içine girer ve krizi, sistemi yeniden verimli hale getirmek için kullanır: sinema yedinci sanat olur, çizgi-roman dokuzuncu sanat olur, sanat kavramı genişler, karşı-yazının yazın olması gibi, karşı-nesne de nesne olur.

80
Gerçekten de tüm kültürel-karşı kültürel saldırılar, sanata karşı estetik saldırı, külüte karşı törel saldırı 68 mayısında bir araya gelmiştir.

-ideolojik, yüzeysel ve dogmacı görüntü, halkın hizmetinde olmak isteyen partinin sanatının halkçı-jdanovculuğu içine yerleşir ve yön değiştirir ya da militan sanatın aşırılıkçı formülleriyle kendini anlatır.

87
...bu kültür (kitle kültürü), burjuva-teknik-çağcıl sanayi toplumunun içinde özel birey kültürüdür.

90
Klasik kültür krizi önce bilgi alanında kendini gösterir: haberin bilmeye, bilmenin düşünceye üstünlüğü bilgiyi parçaladı; bilimler, bilgiyi uçlarda uzmanlaştırarak yani onu uçlarda bölümlere ayırarak, bu parçalanmaya güçlü bir biçimde katkıda bulundular. Bilim, eski insancıl-denemeci-yazınsal bilginin yıkıntıları üstünde bir bilgi yaratmayı bilemedi ama bir kullanılabilir bilgi birikimi yarattı. Bilimsel bilginin ilerlemeleri varlıkbilimsel de değildi: dünya varlığını ve üzerinde gerçeklerin dayandığı insan varlığını parçaladılar. Bilim, ilişkiler kuran göreli-görece karakteriyle klasik kültürün bile temellerini iyice çökertti. Sonunda bilim, nesnelliği geliştirirken gerçekte öznel (yaşadığını, hareket ettiğini ve düşündüğünü hisseden özne insan) ve nesnel (gözlemlenen ve kullanılan dünya) arasında sürekli bir ikiliği geliştirdi. ... Tüm kültür politikaları için temel sorun yeni bir klasik kültür yaratma sorunudur. Bu dev sorunun karşısında, herkesin kaçtığı ve başka şeylerden söz etmeyi yeğlediği biliniyor.

91
Techné ve arkhé arasındaki bölünme, içinde burjuva yaşamının yeni gelişiminin yer aldığı bir tür ikilik belirtir; bu tekhné’ye ve kentsel kararlılığa boyun eğmiş çalışma hayatı ile hem bireysel hem de ortak gelişme ile arkhé simgesi altında yer almış dinlenme-boşzaman-tatil hayatı arasındaki bir karşıtlıktır.
1. çalışma...
2. ev, özel sığınak...
3. hafta sonu ve yaz tatili...


Sanat Krizi ya da Kriz Sanatı - Ernesto Sabato

95
...romanın ne olduğunu, bu soru sorulmadığında biliyoruz; ne var ki, sorulduğu anda da onu tanımlama konusunda duraksamaya başlıyoruz.

96
Romanın eğilimi genelde, saf ve yalın belgeden, “metafizik şiir” adı verilmesi gereken şeyi çıkarmak oldu. Yani Bilim’den Şiir’i.

97
... Ortega y Gasset için, sanatın insana özgü değerleri bir yana bırakmasının kanıtı, sanatçı ile izleyicileri arasında var olan kopmadır. Bunun tersi geçerli olamazmış gibi, sanatçının yerine onu izleyenler bu değerlerden uzaklaşamazmış gibi. İnsanlığın bir şey, izleyici kitlesinin de bir başka şey olduğu açıktır. İzleyici kitlesi, insan olmaktan çıkıp seri halinde üretilen nesnelere dönüşmüş, standart bir eğitimin biçimlendirdiği, fabrikalarda ve bürolarda parçalarının bir araya getirildiği, elektronik santrallerin ürettiği haberlerle her gün hep birlikte sarsılan, günlük yazılar ve aptallaştıran nehir-romanlar, zevksiz taş-baskılar ve sıradan figürler üreten bir yapımevi tarafından soysuzlaştırılmış ve kişiliksiz hale getirilmiş bir bireyler bütünüdür. Sanatçıya gelince, o, tam anlamıyla tektir, uyarlanmaya gösterdiği dirençle, başkaldırmasıyla, çılgınlığıyla, insan varlığına özgü en değerli özellikleri çelişkili olarak korumuş kişidir.

98
Krizde olan, sanat değil, burjuvazinin geçerliliği kalmamış “gerçeklik” kavramıdır, dış gerçekliğe olan safça inançtır; ...

Her çağın sanatı, belli bir dünya görüşünü ve o çağın gerçek gerçekliği kavrayış biçimini ortaya koyar; ve bu kavrayış, bu görüş o çağa özgü bir metafiziği ve bir ethos’u temel alır.

99
Weltanschauung (Dünya görüşü)

... Dostoyevski ..., Yeraltından Notlar’ında günümüz yazınının önüne dikilen engelleri büyük ölçüde kaldırıyordu. Bir yandan burjuvanın kaba, nesnel gerçeğine başkaldırırken, öte yandan ben’in derinliklerine inerek, insanın iç dünyasının akılla, mantıkla, bilimle ve büyüleyici teknikle ilgisini olmadığını keşfediyordu.


Özel Yaşamın Sona Erişi - Paul Virilio

101
İletişim teknolojileri artık herkesin birbirini sürekli gözlemlemesini ve kendini ötekilerle kıyaslamasını sağlıyor. Her ekonomik ve politik sistem de kendi hesabına tüm öteki sistemlerin özel alanına girerek bunların rekabet ortamının dışında uzun süre kalmasına engel oluyor.

102
“tele-toplumsal yakınlık”

...”küreselleşen tek Pazar” her türlü etkinliğin sergilenmesini, girişimlerin, şirketlerin anında rekabet ortamına girmesini dayattığı gibi, aynı şeyi tüketicilere, dolayısıyla da bireylere dayatıyor...

“bakış pazarı”

103
“Elektronik perisi”nin büyülü vaatleri sayesinde elektro-optik ışıklandırma, siber-uzayın sanal gerçekliğinin ortaya çıkmasını kolaylaştıracak. Dolayısıyla “teleteknolojiler” aracılığıyla multimedyatik iletişim ağları alanını kurmak için yeni bir bakış açısına, “görülebilir olanın pazarı”nı yaratma için zorunlu bir panoptik görüşün ortaya çıkmasını kolaylaştıracak küresel bir bakış açısına sahip olmak çok gerekli.

Gerçekten de küreselleşme, herkesin kendini sürekli gözlemlemesini ve ötekilerle kıyaslamasını zorunlu kılıyor.

... Bundan böyle yeni tür panoptik bir denetimin devreye sokulmasıyla, her şeyi bilen ya da çok fazla şey bilen, o andaki rakiplerinden hiç çekinmeyecek.

104
Oysa bugün, tek dünya pazarını ele geçirmek için yürütülen küresel rekabette kıyaslama, aşırı görüntülemeyi, insanları görüntüye boğmayı gerektiren küresel bir olay haline geldi; ...


İnternet Krizi ya da Zihinlere Egemen Olmak - Lucien Sfez

113
Toplumsal devrim matbaanın icadıyla başladı, sonra, günümüzdeyse sayısal tekniğin ortaya çıkmasıyla bir başka devrim yaşanmakta.

Sözlü uygarlığı uzun süre önce bıraktık, günümüzde de kağıda basılı yazıyı bırakmaktayız. Kısacası, yazıyı bırakmaktayız.

yazılı/sözlü karşıtlığı
özel/kamusal karşıtlığı

114
İnternet aynı zamanda çokluk ile evrensellik arasında bir aracı.
...çokluk evrensellik değil, x sayıda bireyin (ya da birimin) birbirine eklenmesidir – bu birimler nesne, soyutlama ya da insan olabilir. Çokluk, bütünlük değil, büyük sayı demektir.

115
Elle dokunulamayan, varlığını yalnızca harekete geçtiğinde belli eden bir töz. Çokluğun sanal olarak evrensele dönüşmesi, yazılının sanal olarak sözlü oluşu, özel olanın sanal olarak kamusal oluşu (...ve bunların tersinin de geçerli oluşu) gibi.

118
Amerika sonuçta ekonomisinden çok, düşüncesiyle egemenlik kuruyor. Ekonomik egemenlik, kavramsal egemenlik olmaksızın gerçekleşemez. Buysa, söz konusu teknolojilerin politik teknolojiler olduğunun en önemli kanıtıdır.

.
.
.
.