15 Kasım 2013

Anne Cauquelin - Çağdaş Sanat

.
.
.
.
Çağdaş Sanat  (1992)
Anne Cauquelin (Çev. Özlem Avcı) Dost Yayınevi, Ankara: 2005


7
Halk, çağdaş sanat karşısında şaşırmış gibidir.

9
(Modern sanata karşı) çağdaş sanat, kendi kendine ortaya çıkma, kalıcı olma ve kabul görme durumuna ulaşamıyor.

12
sanatın, yirmi yıl öncesinin kriterleriyle değerlendirilmesi, bu dönemin sanatını hiçbir şekilde anlaşılır kılmaz.

14
eski bir ilerleme kavramı

18
Greenberg’e göre modernizm, modern sanat incelemelerinin radikalleşmesidir ve dışa bağlı referansları ardında bırakarak sanata tam bir özerklik vermeye çalışan (nitelikler taşır)

… modernite …, sanatın kendi kendini referans göstermesinin ve özerkleşme hareketinin tam ortasındadır.

20
… “modernite”yi “moda”da birleştirmeye karar kılan Baudelaire…

Modaya geçici zamansallığın, olaysallığın özel bir değerini vererek –“geçici olandan sonsuzluğu elde etmek…

(Modernite) “Yeniyi bulmak için bilinmeyene dalmaktır.” Bundan böyle, “yeni” ya da “modernite” estetik dizgenin bir sözcüğü olacaktır.

(Modern’in kavramsal içerikleri:) yenilik üslubu, akademik sanatın reddi, sanatın ikiyüzli, aynı zamanda “değişken” (geçici) ve “maddi” (sonsuzluk) durumu.

22
malların piyasaya sürülmesi ve piyasada dolaşması gerekir: ki bu akış kuramı, burada ekonomide dile getirilen aynı kuramdır: para sürekli dolaşım halindedir.

23
klasik endüstriyel sistemden tüketim sistemine geçiş

25
Sonuçta, büyük ekonomik yoğuşmanın artması, satış noktalarının ve aracıların çeşitlenmesi, alıcıların parçalanması ve buna paralel olarak, daha büyük bir tüketime giriş, toplumsal bir başarının göstergesi olarak maddi ürünlerle olduğu kadar sembolik ürünlerle de ilgilidir; …

26
1860’lara doğru modern sanatın başlangıcında uzlaşmaya varılmışsa, bu bir tesadüf değildir. 19. yüzyılın sonunda, … Akademi’nin üstünlüğünü yitirdiği görülür.

Burjuva sınıfının zenginleşmesi, potansiyel sanat alıcılarını buna yönelmeye zorluyordu.

Sonuçta, 1848 Salonu’nun “serbest” sergilere de açıldığı açıklandı ve 1847 yılında 2536 resmin sergilendiği Salon’da, bu serbestlikle birlikte 5180 resim sergilendi: …

1850 yılından sonra bir yılda üretilen resim sayısı 200.000 civarındaydı. Bu dikkate değer bir artıştır.

28
Modern sanatın akademik sanat karşısında sürdürmek istediği “özgürleşme”, üretim ve tüketim sisteminin bir belirtisi olan ekonomik liberalizmle epeyce yakınlaşıyordu.

“Sergiler, resmi mekanlardan uzaktı: … (1867, 1874, 1876, 1877)

29
Devlet, siparişleri kendi içinde eritemediğinde, başka bir topluluk onun yerini almalıdır. Ama bunun için bilgi sahibi olması ve bir akımın reddedilen ya da akademik sistemin dışladığı ressamların büyüyen payından yana bir düşünceyle ortaya çıkması gerekmektedir. (: eleştirmen)

35
Sanat geleceği ifade etmeli ve yeni bir toplumun temellerini atmalıydı. Bu geleceğe bakış, Fransız eleştirmenlerce kabul edilmediğinde, onlara şöyle deniyordu: “Modernite burjuva muhafazakarlığından ‘daha önce’ olmuştur ve hep öyle olacaktır.”

41
Çeşitli galerilerdeki bölünmeler, dağınıklık, bildirilerin yapılmaması, sayıyı arttırmak yerine halkın cesaretini kırıyordu. Avangardlarla hiç ilgilenmiyor ve kuşkusuz, İzlenimciler tarafından yeniden sunulan modern sanat değerlerine yoğunlaşıyorlardı. Burada, bazı sanat sosyologlarına göre “olmayan bir halk”mı söz konusuydu?

42
Modern Sanat
akademik sistemden kopuş
sanatçının, üretici olarak yalnızlığı
eleştirmenler, spekülatörler, koleksiyoncular

44
her türlü medya araçları arasında varlığını sürdüren modern sanat imajı, çağdaş sanatın değerini yitirmesine yol açar: değer kriterlerinin varlığını sürdürdüğü, modernitenin çevrelendiği ve tümüyle “avangard” kavramı içinde kaldığı veya sanatın eleştirici bir işlev üstlenir gibi göründüğü yerde, şimdiki zamanı geçmişin aynasından görerek yargılarız.

46
tüketimden iletişime geçildi

sanat dünyası da “yeni iletişim biçimleri”nin kimi etkilerine maruz kaldı; …

47
Gittikçe çoğalan ve karmaşıklaşan bu araçlar, uluslararası rekabete yol açıyor ve toplumsal bir zorunluluk olarak görülüyor: bu, aynı zamanda, gelişen bir toplumun bildiği teknolojik düzeyi ve parçalanma yolunda toplumsal grupların bütünlüğünü sağlamakla görevlidir. Böylece teknoloji iki temel ilkenin sorumluluğunu üstlenir: ilerleme ve kimlik.

54
kültürel kurumların ve galerilerin uluslararası ağından bahsedilebilir.

55
Faks, telefon, bilgisayar olanakları, önemli satıcılar-galericiler, aracılar, uluslararası kurum yöneticileri, tüm bunlar “profesyonel” olarak adlandırılır. Bunlar bilgiyi ilk elde eden ve taşıyanlardır: fiyatın belirleyicisi, dolayısıyla estetik değerin belirleyicisidirler. Bir iletişim ağında bilginin yayılması, aynı zamanda bilginin üretilmesi demektir.

56
iletişimsel ağa ilişkin nitelikler
1. yayılma hızı
2. işaretin ortaya çıkması

İşaret, ait olduğu şeyin önünden gider.

Eğer söz konusu galeri bu ağın bir parçasıysa, ortaya çıkaracağı ürün güçlü olacaktır. Daha yakından bakmaya gerek bile yoktur.

57
Eserlerin komutası, sık sık çeşitli biçim ve boyutlardaki çağdaş sanatın bölgesel sermayeleri (FRAC), çağdaş sanatın bölümleri ya da müzeler gibi kurumlardan gelir.

62
Bir sanatçı uluslararasıdır ya da değildir, ağdadır ya da değildir. In ya da out.

Aynı anda her yerdelik (ağa bir kez giriş yapan aynı sanatçılar, her yerde yeniden bulunur ve hareketli bir dönüşümün nesnesi haline gelir) bir tür şaşkınlık ya da … bir doygunluk üretir.

63
Ağa henüz giren ya da önceden girmiş olan sanatçı, eğer orada kalmak istiyorsa, kuralları kabul etmeye zorlanır. Yani sürekli olarak akışkan bir ağda sürdürülen sürekli bir adlandırma hareketinde kaybolma riski altında bireyselleşmek ve yenilenmek.

64
çağdaş sanat sistemi içinde bir bilgiyi (burada bir eseri) ağa yerleştiren üretici fabrika, onu kendi kendine alır ve ürettikten sonra da, onu tüketir.

67
çağdaş sanatın gerçekliği eserin nitelikleri dışında, iletişim akışında yol açtığı imajda oluşur.

73
sanat alanı ile estetik alanın farkı..

75
Duchamp için sanat, bir içerik sorunu (biçimler, renkler, görüşler, gerçeklik yorumları, biçim ya da dayanak) değil, içeren sorunudur. Böylece, McLuhan’ın 50’lerde, çok geç olarak söylediği “araça mesajdır” sözü, medya araçları arasında iletişimin birliğini yerleştirmek için mesaj (amaçsal içerik) ve yayılma aracı (etkisiz ve tarafsız) arasındaki klasik ayrımı ortadan kaldırır.

76
1913 yılında Duchamp ilk ready madeini, (Roue de bicyclette), daha sonra 1917 yılında ise New York Bağımsızları’na Fountaine’i sergiler.

77
“kutu” kavramı, Duchamp’ın içerene yüklediği işlevi en iyi şekilde açıklar.

80
Duchamp’ın ünlü önermesi şudur: “Bu resmi ortaya koyan izleyicidir” … bu öneri, bakışın anlamsız bir metafiziğine, algılanan öznenin bir idealizmine başvurmaz, fakat isbernetikte çok iyi bilinen bir kurala uyar ve iletişim kurallarını yeniden ele alır: gözlemci, gözlemlediği sistemin bir parçasıdır; gözleyerek gözlemin koşullarını ortaya koyar ve izlenen nesneyi dönüştürür. Görülüyor ki, potansiyel olarak var olan tüketiciden sanatçının ayırt edilmesi olanaklı değildir, …

83
(ready-made’ler) Söz dizimi kusursuz, anlam önemsizdir.

84
(sanat alanı – iletişim çağı)
-İşaretin göndericisi ve alıcısıyla birlikte niyetlenen mesajın geçişi, onu harekete geçirmeye elverişli ağda ve ağ tarafından üretiliyordur (ismini gizli tutma, sahte imza, nesnenin önemsizliği, gözlerdeki heyecanın kaybolması).
-Buna paralel olarak, kararlı ve özgür bir özne olarak, eser sahibinin kaybolması.
-Dilin önemi, bir düşünce anlatımı olarak değil, kendi kendine düşüncenin radikal temeli olarak artar. Sanatın kendi içinde kendini düşünmesi gibi, dil de kendini düşünür.
-Avangardların ve sosyo-politik mesajın kaybolması.
-Bir işaretin yayılmasının minimal şartlarının araştırılması: imza sanatın güvencesi ve sanatsal değerin katsayısıdır; eser parasal bir türe aittir.

87
… “sanatçı-olmaya” sanatçılar, geniş bir biçimde bu ironik suç ortaklığından faydalanırlar.

88
Bir yandan, piyasa sistemine yerleşir, diğer yandan bu sistemi açıkça göstererek eleştirir …

90
Duchamp gibi, Warhol da estetiği terk eder. Tasarımı bırakır, el becerisinden ve yetenekten vazgeçer ve kendisini sanata adar. Burada alan yetenek, güzel ve özgün sorunlarından ayrılır.

91
… aşırı bezeme ve doygunlukla ağ, kendi üzerine kapanan bir büklemle paradoks, öz-bildirgeyle adcılık, ağ üzerinde göndereni ve alıcısı olmayan işaretlerin dolayımı, ve nihayet iletişim sisteminin uluslararasılaşmasıyla totalitarizm.

92
İletişim ağının ikinci kuralı yineleme ya da totolojidir. Geleneksel estetiğin gerekirliklerinden biri olarak biricik ve özgün olan eserin tersine, aynı iletiyi mümkün olduğu kadar süratle ve mümkün olduğu kadar çok kere çoğaltmaktır söz konusu olan. Reklam, ona bunun yolunu gösterir.

imgeyi yapmak değil, seçmek…

93
hiçbir surette sansasyonel olmayan herhangi bir nesne seçilir. Herkes tanımaktadır onu. O kamusal alandır.

94
Çelişki, ağın ilkelerinden, kurallarından biridir. Mesajın yaratıcısı ve kendisi arasındaki bir geri bildirimle ilişkilidir.

95
Çelişki … aynı zamanda, bir yıldız imgesinin üreticisi olduğu, iletişim kanallarında hareket ettirmeye çalıştığı şeydir.

97
Ticaretin ve ticari sanatın reddi, estetiğin terk edilmesiyle kayboldu. Ticari olana karşı görünümüyle avangardlar, yerlerini tamamen kendi üstünlükleri için işin içine girmeye, ünlü ve zengin olmaya kararlı sanatçılara bıraktı.

98
Bir tanım: sanat ticarettir.
“Bu düşünülen nesnenin değeri değil, olmasını istediğiniz değerdir.”

104
Evrensel ağlar (her yerde görünmek ve tüm olayların içinde olmak) medyatik ağlar kadar önemlidir. bunlar ticari ağlardır.

105
çağdaş olarak adlandırdığımız sanatın ve modern sanatın değerleri, açıkça bir çatışma olmaksızın, birbirlerine yaklaşmaktadır. Ve her zaman dönüşüm içinde çok çabuk etki altında kalan, değişken, karmaşık düzenler oluşturarak, kendi formüllerini değiştirirler. “Elle” çalışan ve estetik kritelere güvenen kişi, bu sırada da kırıcıların “konularının” farkına varır ve Warhol biçiminde iletişim ağlarına yerleşir. “Duchampçı” bir çalışmaya fazlasıyla hazır olan diğeri, halk arasında eseritle iletişim kurma şeklinde geleneksel kalır.

Tersine … saqnatçı imajının yüceltilmesi söylemini geliştirirler.

106
Gerçekte, uzun bir tarih diliminde kurulan bir sanat imgesi ya da fikrine yönelik belli bir ısrar ve bağlılık var; bunun yarattığı saygınlık, yeni prodüksiyonların etkisiyle yok olup gitmek şöyle dursun, tersine, yitip gidecek olmalarının yarattığı korkuyla daha da artıyor.

107
“Post” kavramı, aynı zamanda bir “anti” bir “seçme” dir. … Kısaca, bu, bir gelişim tarihinde yer almanın reddidir.

109
… tarih, güncel sanatın durumunun bilincine varıldığında karıştı. Sayısız kopuş, bir önceki katmana yeniden bağlanması olanaksız derin yarıklar var.

111
A) Kavramsal Sanat.- Estetik ve sanatsal faaliyet arasındaki ayrım benimsendi.
B) Dil üzerinde çalışma.- Duchamp’da sık görüldüğü gibi, bir nesneyi ve onun adını vurgulayan, onun bildik kullanımını ıskartaya çıkaran ve böylece ayrım koyan bir oyun değildir artık. Bunlar kendi kendisinin nesnesi olan başlık-suretleridir, var olan önerilerdir.

112
Çiftleme ve tekrarlama olarak totoloji, retoriğin çok iyi bilinen bir biçimidir …
aynı şeyi iki defa söylemek “pleonazm” (söz uzatımı)
“ben kimim ben” derken, tekrarlama tanımlamayla ilgilidir: cümlenin ikinci öğesine gönderme yapan, cümlenin kendisidir. … Kavramsal sanat için eser, böylesi yoğun görünerek kendi kendini doğrular.

114
C) Alanlar üzerine çalışma … kendi içeriği üzerine değil, kendi doğrulaması üzerine, sanat eseri olarak bir eserin kimlikleşmesine yol açan hareket … (Buren)
Yani, eser, özel bir niteliği olmaksızın, yalın bir görünüş, bir alan olarak hareket edebilir.

115
D) Minimalizm … temsile dayalı içeriğin kaybolması, çok basit olan anlamın görülebilir biçime indirgenmesi, eser yaratıcısının eser üzerindeki izinin belirsizleşmesi durumu, Duchampcı bir tavrı yansıtır.

117
E) Land art … Eğer bu eseri alıyorsanız (Robert Smithson – Spiral Jetty), eserin gerçek içeriği olan geçici deneyimi yadsıyorsunuz demektir.

120
resim, bad painting, serbest betinin action painting’i, funk art, graffiti, body art … Böylece estetik etkinlik ve sanatsal etkinlik arasındaki ayrım, geçerliliğini yitirir. Yaratıcı olarak sanatçının geleneksel düşünceye geri dönüşü. Bununla birlikte, Duchapcı bir değerlendirme olan, “ne olursa olsun ama şu saatte olsun” ilkesi geçerlidir; tarihsel gerçeklik ve göze alınan uygulamaların kendiliğindenliği yadsınır. Aynı şekilde, iletişim ağlarının bilgisi de kullanılır.

121
A) Serbest beti, yerleştirmeler

Kendiliğindenlik, dışavurumculuk, bireycilik: betimlemeye geri dönüş, ilkelliğin geri dönüşüyle gerçekleşir.

123
ağda taşınan mesaj, ağın yerleşik düşüncesinden daha az önemlidir.

modern şehirde beden yadsındı, reddedildi, etkisini kaybetti, ama son derece işlevselleşti.

130
(Tekno görüntüler)
Sanat, ahlaki yargının bir kenara bırakılmasını, entelektüel yargıya bir süreliğine ara verilmesine benzer. Sanat kuralsızdır, eserin kural koyucusu olan, sadece eserin  yaratıcısıdır…

136
Bu, yeniden bir araya getirme uygulaması bugüne ait değildir: Sanatsal faaliyet her zaman, prensipte ona yardımcı olan kavramları görünür kılmak için yetki unsurları tarafından gerekli görülüyordu. Zafer anıtları, şatolar, kentsel planlar, geleceğe ilişkin yollar, bahçeler ve kraliyet parkları, tiyatrolar, tüm bu oluşumlar her zaman bir komandit ortağı tarafından tanımlanan bir kavrama cevap vermiştir.



.
.
.
.