05 Şubat 2015

Gilles Deleuze & Felix Guattari - Kafka (Minör Bir Edebiyat İçin)

.
.
.




.
.


Gilles Deleuze & Félix Guattari  (1975)
Kafka (Minör Bir Edebiyat İçin)
(Çev. Özgür Uçkan - Işık Ergüden), Yapı Kredi Yayınları, 2001 İstanbul


İçerik ve Anlatım

10
Kafka’yı ilgilendiren şey, bestelenmiş, göstergebilimsel olarak biçimlendirilmiş bir müzik değil, sesli bir katışıksız maddedir. (John Cage tarzı konser)

11
Kafka’yı ilgilendiren şey, … yersizyurtsuzlaştırılmış müzikal sestir; anlamdan, besteden, şarkıdan, sözden kaçan çığlıktır; hâlâ fazlasıyla gösteren bir zincirden kurtulmak için gerekli olan kopuş halindeki ahenktir. … Biçim var olduğu sürece, yeniden-yerliyurtlulaştırma da var olacaktır, müzikte bile. … Özetle, burada ses, bir anlatım biçimi olarak değil, diğer öğeler üzerinde etki yapacak bir biçimlenmemiş anlatım maddesi olarak ortaya çıkar. … söz konusu olan, itaat etmenin karşıtı olarak özgürlük değil, yalnızca bir kaçış çizgisi, daha doğrusu, olası en az gösteren olarak “sağa, sola, nereye olursa” yönelen basit bir çıkıştır.

13
Bir yazar, yazar olan insan değildir, siyasal insandır, makine insandır, deneysel insandır (böylece, maymun, kınkanatlı, köpek ya da fare olmak için, hayvan-oluş, insandışı-oluş için insan olmaktan çıkar, çünkü aslında ses ile, bir tarz ile hayvan olunur; ve kuşkusuz kanaatkârlığın verdiği ölçüde). … Sorun, kesinlikle özgür olmak değil, ama bir çıkış, bir giriş, bir kenar, bir geçit, bir bitişme noktası vb. bulmaktır.

14
Arzu biçim değildir, süreçtir, gelişimdir.


Fazla Aşırı Bir Oedipus

15
Cinsel sorunlarım varsa, evlenemiyorsam, yazıyorsam, yazamıyorsam, bu dünyada başım eğikse, son derece çölümsü bir başka dünya kurmak zorunda kaldıysam: Bunların hepsi babanın suçu.

16
“… bana öyle geliyor ki, içinde yaşayacağım bölgeler ya senin vücudunla kapayamadığın ya da senin ulaşamadığın yerlerdir ancak.” … Kafka’nın dediği gibi, sorun, özgürlük değil, çıkış sorunudur. Baba sorunu, baba karşısında nasıl özgür olunacağı (Oedipusçu sorun) değil, onun yolu bulamadığı bir yerde yolun nasıl bulunacağıdır. … Kısaca, nevrozu üreten Oedipus değil, nevrozdur; yani zaten itaat etmiş olan ve kendi itaat edişini iletmeye çalışan arzu’dur Oedipus’u üreten. Oedipus, nevrozun meta değeridir.

17
Oedipus üzerinde ve ailede yeniden-yerliyurtlulaşmak yerine, Oedipus’u dünyada yersizyurtsuzlaştırmak. Ama, bunun için, Oedipus’u, saçmaya, komiğe varana dek büyütmek, “Baba’ya Mektup”u yazmak gerekiyordu. Psikanalizin hatası, oyuna gelmek ve bizi de oyuna getirmektir, çünkü psikanaliz, bütün artıdeğerini edindiği nevrozun meta değeriyle yaşar. “Babaya karşı başkaldırı bir komedidir, trajedi değil.”

19
Bu kaçış çizgilerini, bu hayvan-oluşları oluşturmamış ya da denememiş çocuk da yoktur. Oluş olarak hayvanın da, ne babanın vekiliyle, ne de bir ilkörnekle ilgisi vardır. Çünkü, kente yerleşmek için taşrayı terk etmiş bir Yahudi olan baba, kuşkusuz gerçek bir yersizyurtsuzlaşma hareketine yakalanmıştır; ama ailesinde, ticaretinde, itaat ve otorite sistemlerinde kendisini durmadan yeniden-yerliyurtlulaştırır.

20
Hayvan-oluş, tam da, hareket etmek, bütün olumluluğu içinde kaçış çizgisini çizmek, bir eşiği aşmak, yalnızca kendileri için değer taşıyan yoğunluklar sürekliliğine ulaşmak; biçimlenmemiş bir maddenin, yersizyurtsuzlaştırılmış akımların, gösterendışı göstergelerin yararına, bütün biçimlerin ve gösteren, gösterilen bütün anlamlandırmaların çözüldüğü katışıksız bir yoğunluklar dünyası bulmak demektir.

21
(“Ortadan toz olmak. Ben de bunu yaptım, toz oldum ortadan. Özgürlüğü seçemeyecek oluşum karşısında başka çıkar yol göremedim.”)


Minör Edebiyat Nedir?

27
Üçüncü özellik, her şeyin kolektif bir değer taşımasıdır. Gerçekten de, minör bir edebiyatta yetenekli kişilere bolca rastlanmadığından, koşullar, şu ya da bu “usta”ya ait olan ve kolektif sözcelem’den ayrılabilir, bireyleştirilmiş bir sözcelem’den kaynaklanmaz. Öyle ki, yetenekli kişilere az rastlanması aslında yararlıdır ve ustalar edebiyatından başka bir şeyin kavranmasına izin verir: Yazarın tek başına dile getirdiği şey zaten ortak bir eylemi oluşturur ve söylediği ya da yaptığı şey, başkaları hemfikir olmasa da, zorunlu olarak siyasaldır.

28
Özne yoktur, yalnızca kolektif sözcelem düzenlemeleri vardır - ve edebiyat, bu düzenlemeleri, henüz dışarıda verili olmadıkları ve yalnızca gelecekteki şeytani güçler ya da oluşturulacak devrimci güçler olarak var oldukları koşullarda dile getirir. ... K harfi, artık ne bir anlatıcıyı ne de bir kişiyi gösterir...

... tıpkı bir Çek Yahudisinin Almanca ya da bir Özbek'in Rusça yazmak zorunda olması gibi. Sığınacak yer arayan bir köpek, yuva yapan bir fare gibi yazmak. Bunun için ise, kendi az gelişmişlik noktasını, kendi taşra ağzını, kendi üçüncü dünyasını, kendi çölünü bulmak.

29
Yalnızca, iki olası tarz vardır: Ya bu Almanca yapay olarak zenginleştirilir, simgeciliğin, düşçülüğün, ezoterik bir anlayışın, gizli bir gösterenin bütün kaynaklarıyla doldurulur - Prag Okulu'nun, Gustave Meyrink ve Max Brod'un da aralarında olduğu birçoklarının tarzı budur. Ama bu girişim, ilkörneklere, Kabala'ya ve simyaya dayanan, simgesel yeniden-yerliyurtlulaştırmaya yönelik olan, halkla kopuşu şiddetlendiren ve "Sion düşü" şeklindeki bir Siyonizmden başka siyasal çıkış bulamayan umutsuz bir çabayı işin içine sokar. Kafka hızla diğer tarza yönelir, daha doğrusu onu icat eder: Prag Almancasını tercih etmek, nasılsa öyle, hatta bütün yoksulluğu içinde. ... Kusursuz ve biçimlenmemiş bir anlatıma, maddi, yoğun bir anlatıma ulaşmak. ... Beckett, kuruluğun ve kanaatkârlığın, kasıtlı yoksulluğun verdiği güçle, yoğunluklardan başka bir şey kalmayana kadar götürür yersizyurtsuzlaştırmayı.

33
Kafka, her türlü metaforu, simgeciliği ve anlamlandırmayı da, her türlü adlandırma gibi, bilinçli olarak öldürür. Metamorfoz (dönüşüm) metaforun karşıtıdır. Artık ne gerçek anlam ne de mecazi anlam vardır, yalnızca sözcük yelpazesinde hallerin dağılımı vardır. Şey ve diğer şeyler, yalnızca kendilerine ait kaçış çizgisini izleyerek yersizyurtsuzlaşmış olan ses ya da sözcüklerin kat ettikleri yoğunluklardır artık. Bir hayvanın davranışıyla, insan davranışı arasında var olan benzerlik değildir söz konusu olan, hele sözcük oyunu hiç değildir. [Burada çağdaş dans sanatçısının, insan zaten dans eder ifadeleri bulunmalı] Artık ne insan ne de hayvan vardır; çünkü her biri diğerini, akımların birleşmesiyle, tersine çevrilebilir yoğunluklar sürekliliği içinde yersiyurtsuzlaştırır. ... Hayvan, insan "gibi" konuşmaz, anlamlandırmadan yoksun tonlamalar çıkartır; sözcükler de hayvanlar "gibi" değildir; ama tam anlamıyla dilbilimsel köpekler, böcekler ya da fareler olduklarından, kendi paylarına, tırmanırlar, havlarlar ve hızla ürerler.

35
... tek bir topluluk için uygulanabilecek olan bir dil işlevleri çalışması... ayrı dillerde cisimleşebilen işlevler hakkındaki bu çalışma, yalnızca toplumsal etkenleri, güç ilişkilerini, çok çeşitli iktidar merkezlerini doğrudan hesaba katar; hiyerarşik ve buyurgan dil sistemini, buyruk iletimi, iktidar uygulaması ya da bu uygulamaya karşı gösterilen direnç bağlamlarında değerlendirmek için, "bilgilendirici" söylenden kaçar. ... Henri Gobard dörtlü bir dilbilim modeli önerir: Kırsal topluluğa ait ya da kır kökenli, yerliyurtlu, yerli dil ya da anadil; devlet ya da dünya çapındaki kentsel aracı dil, topluluk dili, ticari mübadelenin, bürokratik iletinin vb. dili, ilk yersizyurtsuzlaşmanın dili; kültürel yeniden-yerliyurtlulaaştırma işlevi gören gönderim dili, anlamın ve kültürün dili; kültürlerin, tinsel ya da dinsel yeniden-yerliyurtlulaştırmanın ufkundaki söylen dili. ... Yerli dil burada; aracı dil her yerde; gönderim dili orada; söylen dili ötede'dir. ... Latincenin söylen işlevine son verilmesinden beri ayinin Fransızca okunmasına üzülen sadeleşme yanlılarının hoşnutsuzluğu anlaşılır bir şeydir. Ama akademisyenler topluluğu daha da geride kalmıştır ve Latincenin kültürel gönderim işlevine son verilmiş olmasına bile üzülürler. Böylece, bu dil dolayımıyla uygulanan, kiliseye ya da okula ait iktidar biçimlerine özlem duyulur çünkü bugün bu iktidar biçimlerinin yerini başka biçimler almıştır.

39
Bir dil, majör de olsa, yaratıcı kaçış çizgileri boyunca kaçmasını sağlayan ve ne kadar yavaş, ne kadar sakınımlı olursa olsun, bu kez mutlak bir yersizyurtsuzlaştırma oluşturan yoğunlaştırılmış bir kullanıma uygundur. Buluş, yalnızca sözcük dağarcığına ilişkin değildir, sözcük dağarcığı pek önem taşımaz, ama kannatkâr bir sözdizimsel buluş, bir köpek gibi yazmak içindir (ama köpek yazı yazamaz. -Tam da, tam da bu yüzden).

40
(notlar) (günlükler) 6. "Küçük bir ulusun belleği, büyük bir ulusun belleğinden küçük değildir; dolayısıyla eldeki malzemeyi daha bir titizlikle işler."

44
Aşkın yerine aşk mektubunu koymak (?). Aşkı yersizyurtsuzlaştırmak.

53
(Hayvan-oluş) insana aşılanmış bir hal...

65
... yasa yalnızca bir hüküm içinde bildirilebilir ve hüküm de ancak bir ceza içinde öğrenilebilir. Yasanın içini kimse bilmez.

88
Anti-lirizm: Dünyayı okşamak ya da ondan kaçmak yerine, onu, kaçırtmak için "avucunun içine almak".

102
Kafka'nın çabaları tam ters bir yöne bile gidebilir, bu, onun anti-lirizminin, anti-estetizminin formülüdür: Dünyadan izlenimler çıkarmak yerine "dünyayı avuçlamak", nesnelerle, kişilerle, olaylarla, hatta gerçekle çalışmak; yoksa izlenimlerle değil. Metaforu öldürmek. ... Kafka'nın tüm evrimi, artık bu izlenimlere ve diğerlerine dayanmayan bir kanaatkârlık, aşırı-gerçekçilik ve mekaniklik adına, hepsini ortadan kaldırmaktan ibarettir.

104
Ailesiz ve eşsiz olarak bekar daha toplumsaldır, sosyal-tehlikedir, sosyal-haindir ve tek başına kolektiftir ("Biz yasadışıyız, kimse bunu bilmiyor olsa da bize böyle davranıyorlar").

124
Her birimiz kendi mahrem azınlığımızı, kendi mahrem çölümüzü kendi içimizde keşfetsek de (azınlık mücadelesinin tehlikeleri dikkate alınmalı: Yeniden-yerliyurtlulaşmak, yeniden fotoğraf çekmek, yeniden iktidara gelmek ve yasa yapmak, yeniden "büyük edebiyat" yapmak) bu her zaman azınlıklara özgü kolektif koşullarda, "minör" edebiyat ve siyaset koşullarında gerçekleşecektir.




.
.
.
.