13 Temmuz 2010

John Steinbeck - The Winter of Our Discontent

.
.
.




.
.


The  Winter of Our Discontent

John Steinbeck



22 
... Karısı ve iki sevimli çocuğu vardı. Yalnız kalabilir miydi? Ne mümkün... Gündüz müşterileri, akşamları karısı ve çocukları, gece karısı... Ansızın, banyoda, diye aklına geldi. Banyoda... Ancak o zaman yalnız kalabiliyorum.

54
Bi erkeğin sakin, kendine ait bir yerde daha iyi düşünebileceğine inanmasında garip bir yan vardır. Ben böyle bir yere sahibim. Hep vardı bu yer. Ama ben orada düşünmem.

58
... Mavi kağıtlara, koyu mavi mürekkeple, yuvarlak temiz bir yazıyla yazdığı mektuplarını bölükte tanımayan kalmamıştır. Hepsi de anlamadığım bir nedenle benim adıma memnundular. Eğer Mary ile evlenmek istemeseydim bile, güzel ve vefalı kadın tipi beni o yola sevkedecekti.

61
... Ölümü beni şaşırtmadı. Çünkü ihtiyar gemileri öğrettiği gibi ölümünü de öğretmişti bana. İçimde ve dışımda ne yapacağımı biliyordum.

63
... Bazen aptallık etmek insanı eğlendirir. Bazen de hayatınızın tekdüzeliğine son verir. Yeni bir başlangıç yapmanıza neden olur. Canım sıkıldığı zaman, kendime göre bir oyun oynarım. Böylece sevgilimin üzülmesine meydan vermem.

... İnsanoğlu birbirini iyi tanımaz. Yapabileceği tel şey karşısındakinin kendisi gibi olduğunu sanmasıdır.

65
... İyi bir subay oldum. Fakat emir vermekten, irademin başkalarının iradesine üstün gelmesinden, karşımdakilerin beni görünce yerlerinden zıplamalarından hoşlansaydım orduda kalırdım.

66
... Onurlu bir yaşam o zamanın insanı için bir amaçtı.

93
... Yüzümü birkaç biçime soktum. Sonunda vazgeçtim. Mimiklerimin hiçbirisi soylu, muzip, mağrur ya da korkutucu değildi. Yüzümün ifadesi ne şekle sokarsam sokayım değişmiyordu.

96
Öyle sanıyorum ki, hepimiz ya da çoğumuz ölçülemeyen veya tarif edilemeyen nesnelere hayat hakkı tanımayan on dokuzuncu yüzyıl biliminin kurbanlarıyız. Açıklamasını yapamadığımız nesneler hayatlarına devam ettiler. Tabii bizim lütfumuzla değil. Bu nesneleri göremedik. Böylece dünyanın büyük bir parçası, işin niçininden çok nedeniyle ilgilenen mistiklere, delilere ve çocuklara kaldı. Çevremizde görmek istemediğimiz, fakat fırlatıp atmaya cesaret edemediğimiz, vazgeçemediğimiz eski, güzel bir hayli şey tavan arasında toplandı.

188
dedi. <Çabuk dön.> Telefonu kapadıktan sonra, eğer böyle bir durum varsa, mutlu ve kendimden geçmiş bir halde kaldım. Mary olmadan önceki hayatımı düşündüm. Hatırlayamadım. Mary'siz nasıl olacağını düşündüm. Kapkara bir sıkıntıdan başka bir şey düşünemedim.

205
... Ama er geç nüfusun New Baytown kasabasını yutacağını herkes biliyordu. Yerli halk bunu hem özlemle bekliyor, hem de nefretle karşılıyordu.

210
... İnsan elinde olmayan şeyleri düşünür hep. İnsanların çoğunun, yüzde doksanının geçmişte, yüzde yedisinin şimdiki zamanda yaşadığını bilirsin. Gelecek zaman sadece yüzde üç kalıyor.

217
... "erkekler yalnız insanlardır,"

229
"seni harekete getirmek için ya aşk ya da nefret gerek. Her ikisi de uzun bir zaman ister."

236
Düşünmek için vaktim yok, diyen insanlara şaşarım. Sözgelişi ben tekrar tekrar düşünürüm. Sebzeleri tartmanın, günü müşterilere hizmet etmekle geçirmenin, Mary ile sevişmenin, mücadele etmenin... Bunların hiçbirinin, sürekli olarak düşünmeme, merak ve tahmin etmeme engel olmadığını anlamışımdır. Düşünmeye vakit bulamamak, belki de düşünmek istememekten ileri gelmektedir.

238
Bu tehlikeli ve eski ülkenin vatandaşı olmayı istememiş, gerek görmemiştim. Yaklaşan 7 Temmuz faciasıyla bir alıp vereceğim yoktu. Benim işim değildi ama yakınlık gösterebilir ve yararlanabilirdim.

244
Bunu bildiğimden, inancımı doğru çıkarmak için ona küçük bir armağan vermeyi düşünüyorum. Armağanları belli günler için saklarım.