.
.
.
.
.
.
İLHAN SELÇUK’U ÖLDÜRMEK -
Hasan Bülent Kahraman
Sabah Gazetesi, Pazar Eki 28
Nisan 2013 s.2
Kiç dediğimiz estetiksizlik estetiğinin en temel
özelliği budur: Bir gerçekliği (realite), nesneyi doğrudan göstermesi. Bunun
tabii, gerçekçilik (realizm) dediğimiz anlayışla bir ilişkisi yok.
Siyasaldan arınmış bir
çağdaş sanat düşünmek olanaksızdır. Modern sanattan ayrıldığı nokta da çağdaş
sanatın, gene siyasetle olan ilişkisidir. ‘Yüksek modernist’ sanat, siyaseti
dışlarken çağdaş sanat onun içinden üretiliyor.
Ne var ki, gene çağdaş
sanatın getirdiği büyük katkı, siyasalken dahi, siyaseti arkaya itmesi,
sanatsal ifadeyi ve sanat yapıtını siyasal mesaja kurban etmemesidir.
Toplumsal heykel ve sanat
çetrefil bir konudur. Hâlâ bu konuya dönük çağrılarımızda da 19. yüzyıl
mantığıyla, yönlendirici modernist muhakemeyle hareket ediyoruz. Heykel yapalım
‘ilerleyelim’ anlayışı içindeyiz. Öyle olunca da hâlâ figürasyonun sınırları
içinde kalıyoruz, en basit ilişkililik temeline oturmuş sembolizmi,
anlatımcılığı bırakamıyoruz.
.
.
.