24 Nisan 2013

Robert Meagher - Tékhne

.
.
.
Robert Meagher
TéKHNE
(Perspecta no 24.)
(Çev. Kenan Güvenç)
Mimarlık Dergisi, Sayı:276, Ağustos 1997.
______________________________________________
14. Genç Marx’a göre insani varlığı homofaber olarak düşünmek demek, insani varlığın temel belirleyici eylemi olarak yapım ve yapmayı görmek demektir. ...insansal eylemin Grekçe köklerine inilirse yapım eylemi üzerinde hükmeden mimar (sözcüğü) ile karşılaşırız... Üretim eylemi Grekçe ‘Techné’ kelimesi ile kuşatılmıştır. Mimar=Arkitekton ya da ‘Baş-Yapımcı’.. Bu kavrayışla birlikte mimarı resmen vasıfsız işçiden (tekton) farklılaştırarak mimar (i edimi) ilksel ve temel yapım eylemselliği ilkelerine (archai) yakınlaştırır...
...Tekhné bir şeyi, olmadığı birşeyden yapmaktır. Aşk yapma ve sonuç olarak çocuk yapma, tarlayı sürme ve ekme ve sonuç olarak tahıl üretmeyi techné olarak düşünmek doğru değildir. Bu örneklerin herbirinde sadece kendinde amaçları olan süreçlere bu amaçlarla az ya da çok çatışmaya düşmeden, ‘araya girmeksizin’ katılma söz konusudur... Her koşulda, herhangi bir şans, rastlantı ya da kasıtlı eylem, birşeyi üretebilmesine karşın, o şey sadece ‘olmadığı’ değil fakat niyetimiz doğrultusunda ‘olmak zorunda’ olduğu şey haline gelmedikçe maddenin yeniden işlendiği, bir kasta yönelik, bilinç olarak tanımlanabilecek gerçek bir Techné örneği olamaz. Bir evlik kereste çıkarmak için ya da ateşe odun, ya da kitaba kağıt (temini) için bir ağacı kestiğimiz zaman işte bu bir Techné örneğidir.
15. Bu kabul görmüş örneklerden yola çıkarak Techné’nin temelindeki tüm prensipleri çıkarsayabiliriz: Bilinçli, kasıtlı, maddi zora dayalı, üretimsel ile ilgili olarak ‘madde’ ya da ‘maddi’ anlamında kullanılan yaygın eski Grekçe sözcük “Hule”dir ki başlangıçta sadece “ahşap” anlamına geliyordu. Bu sözcükteki derinlik doğal olarak yapay olanla doğal olan arasındaki zorunlu bağlantıyı sağlar.. O anın ağaçlardan gelip maddeye (doğru) gitme sonuçta birinden diğerine geçiş eylemine işaret eder. Ahşap; ağaçtan hammeddeye doğru gidişin yarıyolunda hala doğal halini koruyan, kullanım çeşitliliğine açık, herşey için şekillendirilebilir bir metafordur. Başında ve sonunda mimarın gördüğü şey ahşap değildir. Önce bir ağaç daha sonra bir ev vardır.. Her iki durum için de ‘ahşap’...
...
Hegel, Marks ve başlangıçta Heidegger emin olarak, bu düşüncelerde daha karmaşık formülasyonları tercih edebilirler fakat hikaye içerik olarak aynı kalır. İnsan olduğu durumu inkara doğru ve düşünce ve iradesiyle uyum içinde bir dönüştürmede kendini gerçekleştirir.
İşte bu insan dehasının çekirdeğidir: bir ormana bakmak ve ağaçları değil evleriyle bir köyü ya da gemilerin gövdesini, gövdelerini görmek.
Düşünce ve gücün aynı potada eritilmesi konusu şimdi geri döneceğimiz eski çağlar söyleminde sık sık işlenmiştir.
16. Prometheus, adının anlamına uygun olarak, öngörüyü, ileriye bakma kapasitesi eğilimi olandan olandan olabilecek olanı getirir; fakat hem de ateşi, dönüştürücü gücü getirir. (par excellence) Ateşte et besin, ağaç ve kömür yakacak, cevher çelik, su buhar olur. Bu sırada dünya daha yaşanabilir (hayat) sürdürülebilir, ve denetlenebilir hale gelir.
Techné kısaca güç ve imgelemin ateş ve fikrin birbirine dönüşümünü temsil eder. ... İnsanın çatılara, duvarlara, ateşlere, silahlara, aletlere (elindekilerine) yoluna devam etmek ve sahipliğini sürdürmek için gereksinimi vardır. Dünyayı nasılsa öyle görmek insan için heyecan değil keder uyandırır. Platon ve Aristo’nun dünyayı bitmiş bir kozmos, mükemmelen düzenli ve mükemmelen memnun bulan seçkinci düşüncelerinin tersine, Prometheus dünyayı, ilahi kayıtsızlık, insana yönelik husumetin dışa vurumu olarak gördü. Bu dünya üzerinde göze harika hoş gidicilikte görünmesinden evvel düşünce ve ateş tarafından zoradayalı bir dönüştürme uğraşı olmuş olmalıydı. Prometheus’un hüküm giymesi bu yüzden de iyi ya da kötü hiçbir suç; Prometheus’un işlediğinden daha karakteristik olarak modern ve batılı olamazdı.
17. ...Techné deneyiminde imgesel özgürlük temeldir ve zora dayanmanın öncelidir. Bir mimar varolan strüktürü dönüştürüyorsa veya henüz varolmayan bir şey gibi tahayyül ediyorsa mimarın böyle bir özgürlüğü deneyimlediği ve sahiplendiği açıktır. Aslen ve tam olarak bahsedilen mimarın bir ‘yaratıcı’ değil bir ‘yapımcı’ olduğudur. Mimarlık işleri daima ve sadece göreceli olarak bir ‘yaratım’dır. Bu işler Techné’nin örnekleri olarak kalır, şeyler maddelerden inşa edilir, hiçbirşeylikten yaratılmaz.
Gerçekte mimar için ‘yaratma’ ve ‘inşa etme’ arasındaki ayrımdan daha belirleyici bir ayrım yoktur. Genesis (Yaratılış – Husule geliş)’deki yaratım söyleninden başka bu ayrımı aydınlatan başkaca bir metin yoktur. ...inşa etme ve yaratma eylemi arasındaki ayrım aynı zamanda Adem ile Tanrı arasındaki farkın tanımıdır; Tanrı yaratan, Adem ise inşa edendir. Her iki eyleyim temel olarak söze dayalıdır. Tanrı mükemmeliyeti içinde Ademle boşlukta konuşur ve varlıklar evrenini boşluktan çağırtır.
...Adem boşluğun üzerinden değil fakat yaratılmış evrenden seslenir. O şeyleri varolmaya değil, '‘ikredilmeye'’çağırır.. O, ‘adları’ verir, ‘varoluşu’ değil..
Herşeye karşın Ademin verdiği ‘adlar’ güçlüdür; o birşeyi adlandırıyorsa, şey ‘o’ olur..
18. Adem’in ... ‘sözü’ daima ‘ikinci’ ve yaratan değil inşa eden ‘sözdür’.. ...Günah Tanrıya benzemenin çekirdeğinde, kaçınılmaz olarak yaratım eyleminin katastrofik taklidindeydi.
Eski, şüphesiz, dünyayı yeniden yaratma; günahın sıfatı, ve modern Techné’nin incelmiş arzusuydu. ...Bu insani arzunun gerçekleştirilmesi Techné’nin her iki ögesinin ‘düşünce’ ve ‘ateş’in radikalleştirilmesini zorunlu kılar. İnsani imgelem; varlığa ve Tanrıya her iz bırakmış boyun eğişten, her serzenişten özgürleşmelidir. ...Ateş şekilsizlik içinde bir yaratıma dönüştürülene, içindeki en basit ögelere indirgenebilir olana dek inceltilmiş olmalıdır. Gerçekte tanrısal boşluğun fiziksel eşdeğerini bulma ya da insan yaratıcılığını tümüyle el altında tutan Aristo’nun ‘Öncel Maddesi’ sorunu, çağımızın bir takıntısıdır. Atomik, atomaltı, genetik strüktürlerin, sentetik maddelerin ve dönüştürüme uğramış yaşayabilir genlerin keşfi, ve yönlendirilmesi makul ‘yaratıcı’ iktidar için gösterilen çabalarda oldukça sendeletici adımları temsil ederler.
... Marx, insan idealinin varolan diğerliğin inkarı ve insan damgasının onun üzerine vurulması olduğundan sözeder. Marx’ın erken görüşlerini anlamak için, yere dönüş esnasında uçağın penceresinden görünen herhangi bir büyük şehir manzarasını gözönüne getirmeliyiz. Göze çarpan herşey insana mahsustur. Şimdi büyük yapıları taşıyan kuru zemin belki bir zamanlar su veya bataklıktı, nehir veya kanallar ise insan çabası ve elleriyle yaratılmış olabilir. ...Şimdi, eğer geriye kalan dünyanın vahşi, yabancı, rastgele bir şey kalmayıncaya kadar benzer şekilde biçim değiştirdiğini tasavvur edersek, işte o zaman, çağımızın henüz uyanmadığı rüyayı kavrayabiliriz.
...Prometheus tanrılara meydan okudu ve kötü durumu derinleştirmek yerine azaltmak üzere insanoğluna dönüştürme gücü verdi. Onun gayesi kozmosu insan yerleşimi olarak mahvetmek değil geliştirmekti. ...Öyle görünüyor ki yaratıcı gücü uygunlaştırmaya teşebbüste, modern techné, öncelikle yıkıcı gücü biriktirmekte; ...
.
.
.